Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GEOMETRİ / MUSTAFA KEMAL ATATÜRK (100.YIL)

''Dünyada  her şey için ,maddiyat için , maneviyat için, hayat için en hakiki mürşit ilimdir, fendir.                                                                                               MUSTAFA KEMAL ATATÜRK                                                                                           Hakimiyet-i Milliye ,25 Eylül 1924 ' Bir lider düşünün dünyada herkes ona hayran, bir lider düşünün ileri görüşlü, yenilikçi, milliyetçi, vatansever, vatanı için hem kendisinden hem ailesinden hem de yaşamından vazge...

Günün Şiiri / Orhan Veli

            İNTİHAR  Kimse duymadan ölmeliyim Ağzımın kenarında  Bir parça kan bulunmalı. Beni tanımayanlar ''Mutlak birini seviyordu'' demeliler. Tanıyanlarsa , ''Zavallı , demeli, Çok sefalet çekti...'' Fakat hakiki sebep  Bunlardan hiçbirisi olmamalı.                                                                                                                         ORHAN VELİ 

Şah İsmail / Mustafa Yuka

  Açın kapıları Şah'a gidelim dizelerindeki Şah İsmail Safevi Devleti kurucusudur. Çeşitli tarih kitaplarının kiminde iyi bir karakter kiminde de kötü bir karakter olarak aktarılmıştır. Bence tarihi kitaplar yazılırken çok ama çok titizlikle çalışılmalı .Eğer nesnel davranılmaz ise toplumu yanıltabilen farazi bilgiler ortalıkta dolaşır. Ben de okuduğum pek çok kitapta bu tarz çelişkili durumlarla karşılaşmadım değil. Kökenlerim Bağdat ve  Horasan'a dayandığı için Hatai 'ye pek uzak sayılmam. Benim içinde çok büyük öneme sahip bir karakterdir. Gelelim Mustafa Yuka'nın tarihi tarzdaki kitabına...Kitapta birkaç konu üzerinde durulmuş ama temel olarak tarihte de çok geçen Türkmen kıyımından bahsedilmektedir. İnsanı meraklandıran ve araştırmaya iten bir kitap. Şah Kulu Ayaklanması(okullarda okuduğumuz kitaplarda  Şah Kulu ayaklanması nedense bize hep hain ve kötü olarak öğretilmişti.) 'na zemin hazırlayan , saraya hakim türden olan devşirmeler  ile kırsal kes...

Günün Şiiri / Orhan Veli

                                                     AH ! NEYDİ BENİM GENÇLİĞİM ' ''Nerde böyle hüzünlenmek o zaman ; İçip içip ağlamak , Uzaklara dalıp şarkı söylemek; Hafta sekiz ben eğlentide; Bugün saz , yarın sinema, Beğenmedin Aile  Bahçesi ; Onu da beğenmedin , parka ; Sevdiğim dillere destan ; Sevdiğim, Meyil verdiğim; Ben dizinin dibinde el pençe divan, Samanlık seyran, Nerde, Nerde, Nerde böyle hüzünlenmek o zaman ! ''                                                                                                             ORHAN VELİ  

Yüreğinin Götürdüğü Yere Git / Susanna Tamaro

                            ''Yapmaya değecek tek yolculuk , içimize yaptığımız  yolculuktur...'' Kitap seksen yaşında büyükannenin uzaklardaki torununa yazdığı mektupların derlemesinden oluşur. Aslında sevgili küçük torununa yazılan bir mektuptan daha çok yıllardır içini kemiren suçluluk ve içsel hesaplaşmanın kaleme dökülmesi olarak düşünüyorum. Yasak bir ilişki ve bu ilişkinin vazgeçilemeyecek olan meyvesi, sevdiği insanı kaybetmenin derin acısı ile beraber hayatını alt üst olması  ve  derken evlat acısı .Aslında bir insanın hayatta yaşayabileceği en büyük  kayıplara ve acılara şahit olmuş. Ve kızı ile kurmadığı ya da elinde tutamadığı bağdan dolayı korkunç bir şekilde suçluluk hissetmektedir. Torununa bunları anlatması bence hem hayata dair öğütler vermek hem de kendini affettirmek. Hayatta insanların başına her şey gelebilir. Herkes hata yapabilir ve kimseye hatalarından dolayı ön ...

Günün Şiiri / Anlatamıyorum ~ Orhan Veli

  Okuduğum ilk Orhan Veli şiirini sizinle paylaşmak istiyorum  ANLATAMIYORUM Ağlasam sesimi duyar mısınız ? Mısralarımda : Dokunabilir misiniz , Gözyaşlarıma , ellerinizle ? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce . Bir yer var , biliyorum ; Her şeyi söylemek  mümkün ; Epeyce yaklaşmışım , duyuyorum ; Anlatamıyorum . ORHAN VELİ

Babalar ve Oğullar / Turgenyev

İvan Turgenyev'in "Babalar ve Oğulları" 19. yüzyıl Rus edebiyatının en önemli eserlerinden biridir ve modern Rus romanının öncülerinden biri olarak kabul edilir. 1862'de yayımlanan bu roman, dönemin Rus toplumunun sosyopolitik yapısını ve kuşaklar arasındaki çatışmayı ele alır. Roman, Nikolay Petroviç Kirsanov ve oğlu Arkadiy'in hikayesi etrafında şekillenir. Arkadiy, üniversite eğitimini tamamladıktan sonra köye babasının yanına döner. Yanında, nihilist fikirleri savunan yakın arkadaşı Bazarov'u getirir. Bazarov, otoriteye ve geleneklere karşı çıkan bir karakter olarak, eski kuşakla çatışmaya girer. Bu çatışma, roman boyunca "babalar" ve "oğullar" arasındaki değer farklılıklarını gözler önüne serer. Karakterler : Bazarov : Romanın merkezinde yer alan nihilist bir doktordur. Bilimi ve aklı yücelten, duygusal bağlara karşı mesafeli duran bir karakterdir. Ancak, zamanla kendi inançlarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Ark...

Sevgi Duvarı / Can Yücel

        Kendine has kalemi ile hislerini ne kadar da güzel anlatıyor şiirlerinde büyük usta. İyi ki diyorum bir Can Yücel geçmiş bu dünyadan  hislerimize tercüman.      Sevgi Duvarı şiir kitabı ebat olarak ince ama  sizin de  tahmin edeceğiniz gibi anlam olarak hatırı sayılır bir kütlesi var. Günlerce okuyup , içselleştirip, kendinizden bir şeyleri bulabileceğiniz bir kitap. Bir yerlerde gizli olarak sizi bekleyen bir şiir var burada. Bunun için hemencecik elinize alıp sayfaları karıştırmanızı  tavsiye ediyorum... Şiirle kalın...   BULUŞMAK ÜZRE Diyelim yağmura tutuldun bir gün Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek Öbür yanda güneş kendi keyfinde Ne de olsa yaz yağmuru Pırıl pırıl düşüyor damlalar Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın Dar attın kendini karşı evin sundurmasına İşte o evin kapısında bulacaksın beni

Germinal / Emile Zola

                    ''Eğitimi tamamlanmıştı, toplumun yarattığı ve yargıladığı , yine aynı topluma savaş açmış bir devrimci , silahlı bir işçi olarak oradan ayrılıyordu.''                  Kömür karası...Bir kere bindin mi o sıkış sıkış saat altı buçuk konservesine daha geri dönüşü yoktur. Karanlık, boşluk, kömür kokusu  ve evet fakirliğin o pis ağız kokusu tüm salonları sarmış durumda. İnsanlar çaresiz ve kimsesiz sabahın bilmem kaçında girip akşamın bilmem kaç köründe gün ışığı ümidi ile dışarı çıktıklarında bile hala saat sabahın dördü gibi karanlık ve zifiri...Ama elleri mahkum her günün sabahında evine kuru bir kayıntı mideye de en adi birayı indirebilmek için inmek zorundalar o karanlık madene... Ve karşınızda Emile Zola'nın o destansı romanı Germinal.  Yokluk, açlık, çaresizlik , isyankarlık, hak, hukuk, ihanet, sahtekarlık , kahpelik, aşk, ve alışılagelmiş evvelin...

Günün Şiiri / Poem of the Day - SONELER / WILLIAM SHAKESPEARE

                                                            CXII Your love and pity doth the impressiom fill Which vulgar scandal stamped upon my brow ; For what care I who calls me well or ill, So you o'er-green my bad , my good allow ? You are my all-the -world,and I must strive  To know shames and raises from your tongue ; None else to me, nor I to none alive , That mt steeled sense or changes right or wrong. In so profound abysm  I throw all care  Of others' voices  that my adders' sense To critic and to flatterer stopped are . Mark how with my neglect I do dispense:      You are so strongly in my purpose bred      That all the world besides methinks they're dead.                                 ...

Siyah Lale / Alexandre Dumas

                                                  ''Çok acılar yaşamış biri için bazen çok mutluyum dememek de epeyce zordur. ''   🌷  ''Biz gizli ateşin kızlarıyız, Toprağın damarlarında dolaşan ateşin Biz tan yeri ile çiğ damlalarının kızlarıyız, Havanın kızları ,  Suyun kızları, Ama hepsinden önce  gökyüzünün kızlarıyız . ''     Siyah Lale ,o ulaşılamaz , o istenen , o kıskanılan lale soğanı....Lale yetiştiriciliği bir tutkudur. Ne rüzgara , soğuk havaya maruz kalmalı ne de yakıcı güneş ışığına...Yeni doğmuş bir bebek gibi ilgilenmek gerekir lale ile.Gün gelince öyle bir yeşillenip , çiçek açar ki çektiğin sıkıntıları kederleri o anda unutuverirsin .Dünya da iki şey kalır bir lale iki sen...İşte Cornelis için de böyle bir şey lale yetiştiriciliği.Cornelis siyah laleye Rosa da Cornelis'e aşıktır. Hikaye Hollanda ta...

Soba Pencere Camı Ve İki Ekmek İstiyoruz / Yılmaz Güney

  '' 4. koğuşta soba yoktu. Pencerelerinde cam yoktu. Bir gece  çoğu yataksız , yorgansız , çıplak çocuklar cezaevi idaresine karşı 'Pencere camı, soba ve iki ekmek istiyoruz ' diyerek direnişe geçtiler. ''   Can Kırıkları Can kırıkları diyorum bu kitaba ben .Nedeni ise her satırda okuyup içinizi acıtacak hikayelerden dolayı. İki kez okuma ihtiyacı duydum okudukça da kahrettim. Konu aslında yabancı değil , hayatımızın içinde olan , yaşadığımız ya da yaşanmış olayların derlenmesi diyebiliriz. Bahsi geçen durumları kıyıda köşede saklanmış haberlerden okudum , inceledim ve ıslah evlerinde çocuklara yapılan zorbalık, saldırı ,taciz ve tecavüzün üstü kapatılmadan anlatıldığı bu kitabın herkes tarafından okunması gerektiğini düşünüyorum. Neden her şey garibanların, gariban kadınların ve çocukların başına geliyor .Çocuklar üzülmesin ve ağlamasın isterim .Her kim olursa olsun onları istismar etmesin isterim. Her okuduğum satırda insanlığımdan utandım... Ya...

City of Heavenly Fire / Cassandra Clare

                    ''In God 'tis glory : And when men aspire, 'Tis but a spark too much of heavenly fire .' Sebastian Morgenstern is on the move , systematically turning Shadowhunter against Shadowhunter.When one of the greatest betrayals the Nephilim have ever known is revealed,Clary,Jace,Isabelle,Simon and Alee must flee- even if their journey takes  them deep into the demon realms... Love will be sacrificed and lives lost in the thrilling and long-awaited final instalment of the bestselling and acclaimed Mortal Instruments.Thank you so much Cassandra Clare as you give us a big gift by writing these fabulous series... Wish you nice reading....      ''Freely we serve.Because we freely love, as in our will.To love or not ; in this we stand or fall ''

City of Lost Souls / Cassandra Clare

  ''No man chooses evil because it is evil. He only mistakes it for happiness , the good he seeks.'' Jace is now a servant of evil, bound for all eternity to Sebastian .Only a small band of Shadowhunters believe he can be saved.To do this they must defy the Clave.And they must act without Clary.For Clary is playing a dangerous game utterly alone .The price of losing is not just her own life , but Jace's soul. Clary is willing to do anything for Jace, but can she trust him? What price is too high to pay , even for love ? You will fell the book in your soul... Wish you  nice reading....

City of Fallen Angels / Cassandra Clare ( The mortal ınstruments: four )

                                                                                                                       Shadowhunter ''There are sickness that walk in darkness ; and there are  exterminating  angels,that fly wrap up in the curtains of immateriality and an uncommunicating nature ; whom we cannot see , but we feel their force,and sink under their sword. '' The mortal war is over , and Clare Fray is home in New York , excited about all the possibilities before her. She is training to become a Shadowhunter and - most importantly  of all- she can finally call Jace her boyfriend . But her happiness has come at a price.. A real  dramatic fantasy book. I...

Palto / Nikolay Gogol

  '' Bebeği vaftiz ettiler , bu arada ağlamaya başladı ve sanki dokuzuncu dereceden memur olacağını sezmiş gibi yüzünü buruşturdu. ''    Akakiy Akakiyeviç'in ta  doğuştan belli idi dokuzuncu derecede memur olacağı. Doğacak oğlak diye bir deyim vardır ya biz de , işte kahramanımız için de geçerli bu söylem. Dairede  saygı gösterilmeyen ,  dalga geçilen  ,hademesinden tutun da amirine kadar hepsi tarafından  zalimce davranılan dokuzuncu dereceden bir memurdu  işte. Bu muamelenin aksine , o ise işine dört elle sarılan ,çalışan , işine aşık bir adamdı. Şanssızlıklar ve olaylar silsilesi ise Petersburg'un amansız soğuklarına karşı sırtından çıkarmadığı ,  giyilmekten artık kırk parçaya  ayrılmış paltosunun yerine cebindeki son rubleye kadar verip yenisini diktirmeye niyetlendiği vakit oldu... Bu kadar ip ucu yeterli bence. Zaten hemencecik okuyabileceğiniz ama engin dersler çıkarabileceğiniz ,hiciv dolu ,görmezden gelinen umu...

Kambur / Şule Gürbüz

             '' Bir günü daha  bitirmenin sevincini , yarına başlıyor olmam yarıda bırakıyor. '' İlber Ortaylı'nın tavsiye ettiği kitap listesinde görmüştüm Kambur 'u .İyi ki de alıp okumuşum. Yazarın ilk kitabı  ama değme yazarlardan pek de farkı yok okuyunca bana hak vereceksiniz.  İnsanlar, olaylar ve ilişkiler ile ilgili analizi mükemmel .Başta kendi kamburundan nefret ediyor sonra da dünyanın kalanından , nefes alan her insandan da nefret ediyor desem  yeridir. Belki de , kambur için bir şey yapamadığından içindeki hiddeti böyle dile getiriyor. Ne manyak bir yazar tam bana göre yazıyor. Tek kelime ile kalemine b-a-y-ı-l-d-ı-m .Hacim olarak  küçük ama anlam olarak büyük bir kitapla karşı karşıyasınız . Kitaptan bir kaç tane alıntı da paylaşmak istiyorum. Sizlere keyifli okumalar dilerim... ''1947 ' ye gelmişiz .Sevinilecek tek yanı , bu yıl da ölecek bir sürü insanın ölmesi .'' ''Hayran olduğum şairler  bo...

Taaşşuk-ı Talat Ve Fitnat / Şemsettin Sami

  İstanbul'da kalem memuru olan Talat bir kaç senedir tütüne başlamış ve yine o gün kaleme giderken  Laleli'deki tütüncüye uğrayıp öyle iş yerine geçmeyi planlıyordu ki  Hacıbaba 'nın dükkanı gözüne takılı verdi. Bu sefer de  hazır önünden geçerken  buradan alayım deyip girdi dükkana. Tütünü aldıktan sonra tam çıkmak üzereydi ki  gözü yukarıda ki cumbaya  takıldı. Sadece gözü değil gönlüde takılmıştır  o cumbaya Talat'ın .Çünkü gül yüzünü görmüştür Fitnat'ın. İşte bizim Talat ile Fitnat'ın aşkı böylece başlamış oldu...       Türk Edebiyatında Batılı anlamda yazılan ilk roma n örneği olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat dönemin toplumunun kadına bakış açısını merkeze alan bir kitap .Kahramanlarımız iki deli aşık Talat ve Fitnat birbirlerini görebilmek için olmadık zorluklara katlanır ama ne yapar ne eder bir şekilde birbirleri ile buluşu hasret giderirler. Böyle devam eden aşk keşke mutlu sonla bitsin isterdim. Satırları okuduk...

İnsan Ne İle Yaşar / Tolstoy

  ''İnsana verilmemiş olan şey nedir , öğren ! '' Fakir kunduracı Simon bir gün köydeki alacaklarını toplamak ve koyun derisi almak için köye gider. Ne koyun dersi alabilir ne de alacaklarını toplayabilir. Eli boş döndüğü gibi cebindeki yirmi kopeği de votkaya harcayarak evinin yolunu tutar. Yolda kilisenin arkasında donmak üzere olan çıplak bir adam görür. İlk başta oralı olmak istemez ama dayanamayıp yanına gider ve halini görünce yardım etmeden duramaz. Karısı ile birlikte kullandıkları ceketini üzerinden çıkarıp çıplak adama giydirir  ve beraber evin yolunu tuttular. Böylece Mikael hayatlarına girmiş oldu... Hikaye çok güzel eminim siz de cennetten cezalandırılarak kovulan Mikael ile Simon 'un hikayesini çok seveceksiniz ve insanın sevgi ile yaşayabileceğini bir kez daha öğrenmiş olacaksınız... İyi okumalar dilerim.... '' Öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil sevgiyle yaşar. '' "Emek ucuz ,ekmek pahalıydı." "En mühi...

Gün Olur Asra Bedel / Cengiz Aytmatov

                '' Kuğu kuğusundan ayrı düşende , güneş bile gözüne  kapkara bir leke  görünür. '' dedi Begimay . Cengiz Aytmatov 2un bütün dünyada geniş yankılar uyandıran bu romanı , yürek paralayan , tüyler ürperten bir haykırıştır. Fakat umutsuz bir çırpınış değil , tutsaklığa , baskılara ve sürgünlere karşı umudu hep diri tutan bir meydan okuyuştur. Yedigey ,  2. Dünya Savaşı'ndan döndükten sonra Kazak topraklarına döner ve Boranlı istasyonunda çalışmaya başlar. Karısının ak saçlarına ,düşmüş dişlerine baktıkça artık kocadıklarını iyice fark etmiştir. Ve o gece karısından kötü haberi alır. Kazangap , kimsesizlerin kimsesizi , ölmüştü. Kızı da vardı oğlu da vardı ama hastalığında babası ile ilgilenmeyen evladın cenazesinde ne ili var diye düşündü Yedigey ama yine haber saldı hepsine. Cenaze sıradan bir cenaze değildi onun için savaştan  döndükten sonra Kazangap tutmuştu onun elinden. Ya o olmasaydı ne yapardı Ye...

Christine / Stephen Kıng

  Katil araba Christine'in öyküsünden merhabalar. Evet yanlış okumadınız bu araba bildiğiniz su katılmamış bir seri katil. Bu arada arabanın markası Stephen King'in arabası ile aynı model plymouth fury. Sanırım arabasına olan aşkından dolayı kitabı kaleme almış olabilir. Kitap ile ilgili içtenlikle söyleyebileceğim yorumum şu ki okurken korktum. Kabus görmemek için de filmini izlemeye cesaret edemedim . Gelelim konuya : Arnie Cunningham arkadaşı Dennis  ile iş dönüşü bir anda ona rastlar. Ve Arnie 1958 modeli  kırmızı bir Plymouth Furry ' ye aşık olur. Resmen büyülenmişti. Chrisitine resmen doğa üstü bir güçle Arnie'nin  beynine ve ruhuna işlemişti. Artık o , Christine 'in kölesiydi ve kimse Arni'yi ondan koparamazdı. Ailesinin itirazlarına rağmen ne yapıp ne edip arabayı aldı ve uzun uzadıya  külüstür arabayı  toparladı. Artık , ikisi ayrılmaz bir ikili oldu. Ve olaylardan bu dakikadan sonra vuku bulmaya başladı .... Son ipucum şu ki Arnie 'nin...