Ana içeriğe atla

Kayıtlar

toplumsal eleştiri etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Uçurtmayı Vurmasınlar / Feride Çiçekoğlu

      Tellerin Ardındaki Gökyüzü: Uçurtmayı Vurmasınlar Ne de özlemişim seni Barış… Ne de hasret kalmışım o masumluğuna. Kaç sene oldu, dur şöyle bir hesap edeyim… Otuz seneyi geçmiş. Bir yıl üç yüz altmış beş gün olduğuna göre, ne kadar özlendiğinin hesabını sen yap Barış Feride Çiçekoğlu’nun kaleminden çıkan Uçurtmayı Vurmasınlar , bir çocuğun gözünden dünyayı, özgürlüğü ve insanı anlatıyor. Ama bu bir çocuk kitabı değil; çocuk gözünden yazılmış bir yetişkin gerçeği aslında. Barış, bir hapishanenin soğuk duvarları arasında büyüyen küçük bir çocuk. Onun dünyası tellerle çevrili, gökyüzü çerçevesiz ama sınırlı. Güneşi tellerin ardından gören, avluda birkaç saatliğine özgür kalabilen bir çocuk düşün… Ne kadar acı değil mi? Barış, kadın mahkûmlar arasında dolaşırken en çok İnci’ye yakınlık duyuyor. İnci onun için bir kuşun kanadında saklı bir inci tanesi gibi. İnci hapishaneden çıkınca yazdığı ilk mektubunda şöyle diyor: “Çerçevesiz gökyüzünü ve tel gölge...

KIRLANGIÇ ÇIĞLIĞI / AHMET ÜMİT

Kırlangıç Çığlığı – Ahmet Ümit Ahmet Ümit’in kitaplarını çok duymuştum ama elime almak bu kitaba, Kırlangıç Çığlığı na nasip oldu. Yazarın ilk kez bir eserini okudum ve itiraf etmeliyim ki beklediğimden çok daha güçlü bir etki bıraktı. Başlangıçta sıradan bir polisiye roman okuyacağımı sanıyordum; oysa karşıma hem sürükleyici bir kurgu hem de insanın içini burkan toplumsal bir yüzleşme çıktı. Kitap, bir seri cinayetler zinciri üzerinden organ mafyasına ve çocuk istismarına dikkat çekiyor. Polisiyenin gizemli dünyasına kapılırken bir yandan da çocukların savunmasızlığı, dünyanın acımasızlığı kalbime dokundu. Okurken sadece katili bulmaya çalışmıyorsunuz; aynı zamanda “biz toplum olarak neleri görmezden geliyoruz?” sorusuyla da yüzleşiyorsunuz. Başkomiser Nevzat karakteri bana güven veren, vicdanlı bir polis profili çizdi. Yazarın, karakterlerine yalnızca mesleki değil insani yönler de katması romanı daha samimi kılmış. Katilin ruh hâlinin işlenişi ise ürkütücü olduğu kadar ...

USTA ve MARGARİTA / MİHAİL BULGAKOV

Usta ve Margarita – Şeytanın Gölgesinde Bir Başyapıt Mihail Bulgakov’un Usta ve Margarita adlı eseri, edebiyat tarihinde benzersiz bir yer tutan, büyüleyici ve çok katmanlı bir roman. Moskova ve Kudüs’ü paralel anlatılarla iç içe geçiren bu yapıt, hem fantastik öğeleri hem de siyasi ve felsefi derinliğiyle okurunu adeta bir bilmecenin içine çekiyor. Kitapta en çarpıcı unsurlardan biri, Şeytan’ın bizzat Moskova’ya gelmesi ve şehri altüst etmesidir. Woland ve tuhaf maiyeti, sahtekârlıkları ve yozlaşmış değerleri gözler önüne sererken, aynı zamanda adaletin doğasını da sorgulatıyor. Bulgakov’un şeytanı, klasik anlamda sadece kötülüğün temsilcisi değil; aynı zamanda çürümüş düzenin maskesini düşüren, ikiyüzlülüğe karşı savaş açan bir figür. Tam da bu noktada, Woland’ın Stalin rejimini temsil edip etmediği sorusu gündeme geliyor. O, sadece kaos yaratan bir güç mü, yoksa yozlaşmış bir toplumun karanlık aynası mı? Öte yandan, Bulgakov’un romanı Stalin dönemi Rusya’sında kaleme...