Sait Faik’in hikâyelerini okurken insan sanki bir sahil kenarında oturmuş da, yan masadaki iki balıkçının sessizce konuşmalarını dinliyormuş gibi bir hisse kapılıyor. Semaver – Sarnıç da tam böyle bir kitap. Semaver, Sait Faik’in dünyasını ilk kez açtığı kapı gibi. Hikâyelerde bir telaş yok; şehir kalabalığının, yoksulluğun, küçük sevinçlerin içinden sakin sakin süzülen bir insanlık hâli var. Özellikle emekçilerin hayatına gösterdiği şefkat, okur ile anlatıcı arasında görünmez bir bağ kuruyor. Ben “Semaver”i okurken en çok şunu hissettim: Sait Faik büyük sözler söylemeden insanın kalbine dokunmayı başaran yazarlardan biri. Sarnıç ise aynı dünyanın biraz daha durgun, biraz daha içe dönük yüzü. Hikâyelerdeki hüzün kendini daha net hissettiriyor. İnsanların küçücük hayatlarına sığdırdıkları koca yalnızlıklar, Sait Faik’in lirizmiyle birleşince oldukça etkileyici bir atmosfer oluşuyor. Bu iki eser yan yana durduğunda şunu düşündürüyor: Sait Faik’in hikâyeleri bir ...
Kitaplar, filmler ve gezilerle yaptığım yolculukları, kişisel yorumlarımı ve keşiflerimi paylaştığım blog. Her içerik yeni bir deneyim ve keşif sunuyor. A blog sharing my journeys through books, movies, and travels, with personal reviews, insights, and new discoveries in every post. A blog sharing my journeys through books, movies, and travels, with personal reviews, insights, and new discoveries in every post.