Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Turgenyev – Köyde Bir Ay: Duygular ve Doğaya Dair Bir Okuma

Giriş Turgenyev’in Köyde Bir Ay eserini okurken kendimi karakterlerin iç dünyasında ve kırsal yaşamın dinginliğinde buldum. Hikâyenin akışı, hem duygusal hem de doğal tasvirlerle dolu, bu da okuma deneyimimi zenginleştirdi. Karakterler ve Duygular Yazar, karakterlerin hislerini çok ince bir şekilde aktarırken, okuru da onların iç dünyasına dahil ediyor. Özellikle yalnızlık ve aidiyet temaları üzerinde durmak, eseri daha etkileyici kılıyor. Doğa ve Mekân Betimlemeleri Romanın geçtiği köy ve doğa tasvirleri, yalnızca arka plan değil; karakterlerin duygularını yansıtan bir sahne görevi görüyor. Bu detaylar, eserin atmosferini güçlendiriyor ve okuyucuyu içine çekiyor. Kişisel Yorumlarım Okurken hissettiğim huzur, aynı zamanda karakterlerin duygusal karmaşasıyla birleşiyor. Turgenyev’in dili ve doğa betimlemeleri, benim için okuma deneyimini unutulmaz kıldı. Sonuç ve Öneriler Eğer siz de klasik Rus edebiyatını ve doğa ile duyguyu iç içe işleyen eserleri seviyorsanı...

DEJAVU (2006)

Deja Vu (2006): Zamanın Ötesinde Bir Bağlantı Başrol Denzel Washington ; zaman ve hafıza temalı sürükleyici bir hikâye. Uzun zamandır sizinle paylaşmak istediğim bir film var: Deja Vu . Bu filmi yıllar önce izlemiştim ama etkisi hâlâ aklımdan çıkmıyor. Epeydir blogda film önerisi yapmamıştım; artık her hafta bir film önerisiyle geri dönmeyi planlıyorum. O yüzden seriye bu filmi seçerek başlamak istedim. Deja Vu , izlerken adeta zaman ve hafıza arasında bir yolculuk yaptırıyor; hem merak uyandırıyor hem de karakterlerin duygusal yoğunluğuna ortak oluyorsunuz. Başrolünde Denzel Washington ’ın olması ise filmi bir adım öteye taşıyor; onun performansı hem güven verici hem de yoğun bir empati yaratıyor. Hikâye ve Karakterler Filmin hikâyesi oldukça zekice kurgulanmış. Bir terör saldırısını önlemek için geçmişe müdahale etme fikri, sıradan bir aksiyon filmi olmanın ötesine geçiyor. Doug Carlin , olaylar arasında inanılmaz bir gözlem yeteneği gösteriyor; küçük detayları...

Mavi Cennet / C.J. BOX

Bu kitabı elime aldığımda açıkçası sıradan bir polisiye okuyacağımı sanmıştım. Ama sayfalar ilerledikçe yanıldığımı gördüm. Çünkü Mavi Cennet , yalnızca bir suç ve kovalamaca hikâyesi değil; insanın kendi içindeki savaşlarını, adalet arayışını ve doğanın hem koruyan hem de tehdit eden yüzünü anlatıyor. Montana’nın vahşi doğasında geçen bu roman beni öyle içine çekti ki, bazen kitabı elimden bırakıp bir süre düşündüm. Çünkü satırlarda bana da dokunan bir şeyler vardı. Mesela: “Sessizlik, bazen söylenen her şeyden daha yüksek sesle konuşur.” Karakterlerin çok boyutlu olması da kitabı farklı kıldı. İyiler kusursuz değil, kötüler de tamamen karanlık değil. Bu gri tonların arasında yürürken en çok şu satırda takıldım: “İnsanın en büyük savaşı başkalarıyla değil, kendi içindeki gölgelerle olandır.” Doğa tasvirleri ise büyüleyiciydi. Yağmur sonrası toprağın kokusunu, rüzgârın uğultusunu neredeyse hissettim. Ama gökyüzü sandığımız kadar masum değildi: “Mavi gökyüzü, cennet g...

Adı Yoktu /İstar

                           Adı Yoktu     Babası için genel oarak erkek çocukları ön plandaydı.Ataerkil bir aile lideriydi.  Kendinden büyük iki abi, iki de abla vardı ama kimsenin umurunda olmayan hep oydu. O kadar ki... İlkokula başladığında hâlâ bir nüfus cüzdanı bile yoktu. Onu okula komşu yaşlı bir amca yazdırdı, kendi torunuyla birlikte. Babasının işi vardı çünkü. Zaten hep işi vardı ve haklıydı da.Evde  büyüklü küçüklü tam beş çocuk.. Elbette emekçiydi babası.Hele o kömür karası sanayi yağı ile özdeşleşmiş elerinin sebebi sabahın  kör bir vaktinden gecenin yaılrılarına kadar  çalışmasındandı... Ama sevgi, her gün akşam sofralarında eksiksiz konan ekmek gibi bir şey olmalıydı. Ve o sofrada, ona hiç yer açılmamıştı. Büyük ablalarına gösterilen anlayış, gözlerinin içine bakılarak konuşulan o yumuşak ton… Hiçbiri ona uğramamıştı. Erkek gibi büyüdü. Zaten başka türlü nasıl ha...

Koza Kelebeği Bilmez / Robin Sharma

Robin Sharma’yı ilk olarak Ferrarisini Satan Bilge ile tanımıştım. Lisede okuduğum o kitap, hayatın gerçek anlamını ve kendi yolumu arama cesaretini bana göstermişti. Koza Kelebeği Bilmez ise onun o yolculuğunun daha içsel, daha duygusal bir devamı gibi. Kitap, bize çok yalın ama derin bir gerçeği hatırlatıyor: Değişim kaçınılmazdır; dönüşüm ise cesaret ister. Kozadan çıkmak, alışkanlıkları ve korkuları geride bırakmak acı verir; ama bu acı, kanatlarını açmanın tek yolu. Sharma’nın dili, bir öğretmenden çok dostane bir rehber gibi. Sayfaları okurken kendimi sorguladım: “Ben hangi korkularım yüzünden kozamda sıkışıp kaldım? İçimde uçmaya hazır hangi yanımı susturuyorum?” Bu kitap, sadece “başar” ya da “yap” diyen bir kişisel gelişim kitabı değil; bizi farkındalığa, kendi potansiyelimizi keşfetmeye davet ediyor. Bazı alıntılar bana özellikle dokundu :                                   ...

KIRLANGIÇ ÇIĞLIĞI / AHMET ÜMİT

Kırlangıç Çığlığı – Ahmet Ümit Ahmet Ümit’in kitaplarını çok duymuştum ama elime almak bu kitaba, Kırlangıç Çığlığı na nasip oldu. Yazarın ilk kez bir eserini okudum ve itiraf etmeliyim ki beklediğimden çok daha güçlü bir etki bıraktı. Başlangıçta sıradan bir polisiye roman okuyacağımı sanıyordum; oysa karşıma hem sürükleyici bir kurgu hem de insanın içini burkan toplumsal bir yüzleşme çıktı. Kitap, bir seri cinayetler zinciri üzerinden organ mafyasına ve çocuk istismarına dikkat çekiyor. Polisiyenin gizemli dünyasına kapılırken bir yandan da çocukların savunmasızlığı, dünyanın acımasızlığı kalbime dokundu. Okurken sadece katili bulmaya çalışmıyorsunuz; aynı zamanda “biz toplum olarak neleri görmezden geliyoruz?” sorusuyla da yüzleşiyorsunuz. Başkomiser Nevzat karakteri bana güven veren, vicdanlı bir polis profili çizdi. Yazarın, karakterlerine yalnızca mesleki değil insani yönler de katması romanı daha samimi kılmış. Katilin ruh hâlinin işlenişi ise ürkütücü olduğu kadar ...

INDIANS OF THE LONGHOUSE / SONIA BLEEKER

From the Longhouses of the Iroquois to Little Tree’s World Sometimes a book touches us not only with its words but also with the spirit of the people it carries within. Sonia Bleeker’s Indians of the Longhouse , published in 1950, was exactly such a work for me. Enriched with Althea Karr’s illustrations, this book vividly brought to life the daily existence, social order, and traditions of the Iroquois people . It is impossible not to feel admiration while reading it. Longhouses were not merely shelters; they were the very heart of a social order. A life where descent passed through the mother, where communal property was valued, and where peace was maintained through a confederation system… The more one thinks about it, the clearer it becomes how balanced a system they had established compared to the chaos of the modern world. Yet there was something missing in the book: it never mentioned the oppression inflicted on Native Americans by settlers. I believe this silence w...