Ana içeriğe atla

INDIANS OF THE LONGHOUSE / SONIA BLEEKER







From the Longhouses of the Iroquois to Little Tree’s World

Sometimes a book touches us not only with its words but also with the spirit of the people it carries within. Sonia Bleeker’s Indians of the Longhouse, published in 1950, was exactly such a work for me. Enriched with Althea Karr’s illustrations, this book vividly brought to life the daily existence, social order, and traditions of the Iroquois people.

It is impossible not to feel admiration while reading it. Longhouses were not merely shelters; they were the very heart of a social order. A life where descent passed through the mother, where communal property was valued, and where peace was maintained through a confederation system… The more one thinks about it, the clearer it becomes how balanced a system they had established compared to the chaos of the modern world.

Yet there was something missing in the book: it never mentioned the oppression inflicted on Native Americans by settlers. I believe this silence was deliberate. As children, we grew up watching cowboy movies and cartoons where we always saw the same picture: Americans as the “good guys,” Natives as the “bad guys.” But this was a complete lie. The truth was the merciless history of an expansionist, colonial state trying to erase an ancient people from existence. I only came to understand this as I grew older, driven by curiosity and research.

That is precisely why I believe that those who read Indians of the Longhouse should also read Forrest Carter’s The Education of Little Tree. Through the innocent eyes of Little Tree, a Cherokee child, one can feel both the beauty of the culture and the crushing weight of white oppression. On one side, the richness of tradition; on the other, the tragedy of a people forced into disappearance.

Reading these two books side by side, I think, evokes both admiration and sorrow. And once again, it reminds us that history is not only about victories but also about silenced voices. Our duty is to hear them—and not let them be forgotten.

🌿

“For me, reading these books was not only a journey through history but also a confrontation with conscience. Realizing that what I was taught as a child through films was incomplete—or even false—reminded me once again of the importance of questioning and learning as we grow. Perhaps this is why listening to silenced voices is our responsibility. Because history is not complete with the stories of the victors alone, but also with those who were forced into silence.” 



Further Reading Suggestions:

  • Howard Zinn – A People’s History of the United States
    A powerful alternative history told not from the perspective of “heroic settlers” but from that of Natives, African Americans, and women.

  • Dee Brown – Bury My Heart at Wounded Knee
    A heartbreaking classic that recounts the massacres of Native Americans from their own perspective.

  • Forrest Carter – The Education of Little Tree
    A deeply moving story of Cherokee culture and the oppression faced by Natives, told through the innocent eyes of a child.


Film Suggestions:

  • Dances with Wolves (1990)
    One of the rare films that portrays Natives not as enemies but as human beings. Visually striking as well.

  • The Last of the Mohicans (1992)
    A dramatic depiction of intertribal struggles and relations with colonists in the 18th century.

  • Hostiles (2017)
    A profound story of a soldier forming a human bond with the Native people he had long considered enemies.







Iroquois’lerin Uzun Evlerinden Küçük Ağaç’ın Dünyasına

Bazen bir kitap, bize yalnızca satırlarıyla değil, arkasında taşıdığı bir halkın ruhuyla dokunur. Sonia Bleeker’in 1950’de yayımlanan Indians of the Longhouse kitabı da benim için tam olarak böyle bir eser oldu. Althea Karr’ın çizimleriyle süslenen bu kitap, Iroquois halkının uzun evlerdeki yaşamını, toplumsal düzenini ve geleneklerini canlı bir şekilde gözümde canlandırdı.

Okurken hayranlık duymamak elde değil. Uzun evler sade

ce barınak değil, aynı zamanda bir toplumsal düzenin kalbiydi. Soyun anneden geçtiği, ortak mülkiyetin değerli olduğu, konfederasyon yapısıyla barışın korunduğu bir yaşam… Düşündükçe, modern dünyanın karmaşasına karşı ne kadar dengeli bir sistem kurduklarını görüyor insan.

Ama kitapta eksik kalan bir şey vardı: Amerikan yerleşimcilerin yerlilere yaptığı zulümden hiç bahsedilmiyordu. Bunun bilinçli bir suskunluk olduğunu düşünüyorum. Zira bizler çocukken izlediğimiz kovboy filmlerinde, çizgi filmlerde hep aynı sahneyi gördük: Amerikalılar iyi, yerliler kötü. Oysa bu külliyen yalandı. Gerçek; yayılmacı, sömürgeci bir devletin, kadim bir halkı kökünden silmeye çalıştığı acımasız bir tarihti. Bunu ancak büyüdükçe, araştırarak ve merak ederek öğrendim.

Tam da bu yüzden Indians of the Longhouse’u okuyanların, Forrest Carter’ın Küçük Ağaç’ın Eğitimi kitabını da mutlaka okumasını isterim. Çünkü Küçük Ağaç’ın saf gözünden Cherokee kültürünü, doğa sevgisini ve beyazların baskısını görmek insanı çok daha derinden sarsıyor. Bir tarafta kültürün güzelliği, diğer tarafta yok edilmeye çalışılan bir halkın dramı…

Bence bu iki kitabı yan yana okumak, hem hayranlık uyandırıyor hem de içimizi burkuyor. Ve bir kez daha anlıyoruz ki; tarih sadece zaferlerle değil, susturulan seslerle de dolu. Bizim görevimiz ise o sesleri duymak, unutturmamak.

🌿 

“Benim için bu kitapları okumak sadece bir tarih yolculuğu değil, aynı zamanda vicdanla yüzleşmekti. Küçükken izlediğim filmlerde bana öğretilenlerin ne kadar eksik, hatta yanlış olduğunu görmek; büyüdükçe sorgulamanın ve öğrenmenin önemini bir kez daha hatırlattı. Belki de bu yüzden, susturulan seslere kulak vermek bizim borcumuz. Çünkü tarih sadece kazananların değil, kaybolmaya zorlananların da hikâyesiyle tamamlanır. 🌿


Ek Okuma Önerileri :

  • Howard Zinn – Amerika Birleşik Devletleri Halklarının Tarihi
    Tarihi “kahraman yerleşimciler” üzerinden değil, yerlilerin, siyahilerin, kadınların gözünden anlatan güçlü bir alternatif tarih kitabı.

  • Dee Brown – Bury My Heart at Wounded Knee (Kalbimi Wounded Knee’de Gömün)
    Amerikan yerlilerinin katliamlarla dolu trajedisini doğrudan onların bakış açısından anlatan çarpıcı bir klasik.

  • Forrest Carter – Küçük Ağaç’ın Eğitimi
    Cherokee bir çocuğun saf gözünden, hem kültürün güzelliğini hem de beyazların baskısını duygusal biçimde hissettiren eser.

Film Önerileri :

  • Dances with Wolves (Kurtlarla Dans, 1990)
    Yerli halkı düşman değil, insan olarak görmeye çalışan nadir filmlerden. Görsel olarak da çok güçlü.

  • The Last of the Mohicans (Son Mohikan, 1992)
    18. yüzyılda yerli kabileler arasındaki mücadeleleri ve beyazlarla ilişkileri dramatik biçimde anlatıyor.

  • Hostiles (2017)
    Bir askerin, yıllarca düşman olarak gördüğü yerlilerle kurduğu insani bağ üzerine çok derin bir film.











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Robina Bungalov Hotel / Antalya -Kemer /Olympos

Senenin en güzel mevsiminden ve en güzel ayından hepinize selamlar! Hani derler ya, deniz, güneş ve kum... Tam da bu üçlünün tadını doyasıya çıkarabileceğiniz, şirin mi şirin, eğlenceli mi eğlenceli bir mekandan bahsetmek istiyorum. Robina Bungalov Hotel , tarih, doğa ve deniz aşığı herkese hitap eden harika bir yer. Antalya'nın Kemer - Olympos bölgesinde konaklamak için mükemmel bir seçenek. Biz 4 kişilik ailemizle tatilimize Olympos'tan başlamak istedik ve oteli tamamen tesadüfen, arama motorunda bulduk. Herhangi bir turizm acentesine bağlı kalmadan direkt olarak oteli aradık ve rezervasyon yaptırdık. Nasıl bir yerle karşılaşacağımızı gerçekten bilmiyorduk; kalacak bir yer olsun, gün boyu koyda olacağız diye düşündüğümüz için detaylara pek takılmadık. Ama böylesine konforlu ve keyifli bir yerle karşılaşacağımızı biz bile tahmin etmiyorduk. Sabahları kuş sesleriyle yemyeşil doğanın içinde, otantik bir bungalovda uyanmak harika bir histi. Odalar, bar, pastane ve res...

EDINBURGH

  Edinburgh, Birleşik Krallık'ın İskoçya bölgesinde yer alan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehirdir. Ortaçağ dokusunu koruyan sokakları, görkemli kaleleri ve sanat etkinlikleriyle yılın her dönemi ziyaretçileri kendine çeker. Bu gezi yazısında Edinburgh’un en ikonik yerlerinden ve deneyimlerinden bahsedeceğim. 1. Edinburgh Kalesi Edinburgh'un en tanınmış yapılarından biri olan Edinburgh Kalesi, şehrin tam ortasında, yüksek bir tepe üzerinde yer alır. Kale, yüzyıllar boyunca İskoçya kraliyet ailesine ev sahipliği yapmış ve önemli tarihi olaylara tanıklık etmiştir. Kale içerisindeki Kraliyet Mücevherleri ve Stone of Destiny gibi tarihî eserler, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli noktalardır. Ayrıca kaleden şehrin panoramik manzarasını izlemek de ayrı bir keyif sunar. 2. Royal Mile Kale’den aşağıya doğru uzanan Royal Mile, Edinburgh’un kalbini oluşturan hareketli bir caddedir. Bu cadde, antik yapılar, butik dükkanlar, kafeler ve sokak sanatçılarıyla doludur. Her a...

İnsan Ne İle Yaşar / Tolstoy

  ''İnsana verilmemiş olan şey nedir , öğren ! '' Fakir kunduracı Simon bir gün köydeki alacaklarını toplamak ve koyun derisi almak için köye gider. Ne koyun dersi alabilir ne de alacaklarını toplayabilir. Eli boş döndüğü gibi cebindeki yirmi kopeği de votkaya harcayarak evinin yolunu tutar. Yolda kilisenin arkasında donmak üzere olan çıplak bir adam görür. İlk başta oralı olmak istemez ama dayanamayıp yanına gider ve halini görünce yardım etmeden duramaz. Karısı ile birlikte kullandıkları ceketini üzerinden çıkarıp çıplak adama giydirir  ve beraber evin yolunu tuttular. Böylece Mikael hayatlarına girmiş oldu... Hikaye çok güzel eminim siz de cennetten cezalandırılarak kovulan Mikael ile Simon 'un hikayesini çok seveceksiniz ve insanın sevgi ile yaşayabileceğini bir kez daha öğrenmiş olacaksınız... İyi okumalar dilerim.... '' Öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil sevgiyle yaşar. '' "Emek ucuz ,ekmek pahalıydı." "En mühi...