Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Üç Ölüm / L .N. TOLSTOY

  ''İhtiyarlık kimi zaman heybetlidir , kimi zaman rezil , kimi zaman da acınası. Bazısının payına hem rezil , hem de heybetli bir ihtiyarlık düşer. ''        İşte benim canım Tolstoy'umun harika eserlerinden biri   ''Üç Ölüm'' . Tolstoy kitabın 7. sayfası 21. satırında ihtiyarlığı o kadar güzel betimlemiş ki kitapta ilk altını çizdiğim yer olmuştu. Ve sizinle de paylaşmak istediğim için açılışı ö bölümle yaptım.  Her zamanki dönemin sosyal yapısını kitabında çok iyi yansıtan yazar  toplumsal mesajı da  kitabında çok güzel bir şekilde ifade ederek  ister zengin ol ister fakir her canlının öyle ya da böyle ölümü tadacağını anlatmaktadır. Kitap Holstomer, Çömlek Alyoşa ,Balodan Sonra ,Köyde Şarkılar ve  Üç Ölüm olmak üzere beş hikayeden oluşmaktadır. Her hikaye  kendi içinde hüzünlü ve sarsıcı olayları ,  ölümleri anlatmaktadır. Zaten her ölüm bir yıkım ve acı  değil midir ?  Öyküler kısa kısa olu...

Erika Ewald ' ın Askı / Stefan Zweig

           Zweig 'ın insanın zayıflıklarını ve bunun sonucunda da kaçırılan fırsatları psikolojik çözümlemelerle anlattığı kısa öykülerinden biri ile karşı karşıyasınız. Zweig bu tarz kitapları bilhassa Nazi Almanya'sı döneminde bozulan psikolojisi ve yüksek kaygısının olduğu bir dönemde kaleme almıştır. Üstelik  bu kitapları yazdığı dönemde Freud ile olan ahbaplığını da hesaba karatsak kalemini etkileyen pek çok neden sıralayabiliriz. Gelelim bizim Erikamıza.  Erika gençlik vakitlerinde kendisine ders veren  müzik hocasına sırılsıklam aşık olmuştur. .Fakat karşısındaki kişi Erika'nın beklentilerine cevap verebilecek bir olgunlukta olmayan sadece kendisini düşünen ve  kendisinden başka kimseye değer verip sevebilecek karakterde bir kişi değildir. İşte bu duyarsız adama karşı olan platonik aşkından dolayı Erika hayalleri ve çaresizliği arasında sıkışmış durumdadır. En  masumane duygularla bu nobran adama tutkun olan ...

Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivac / Hüseyin Rahmi Gürpınar

                        ''Bana senin gibi eşsiz bir güzellik , bir melek lütfettiği için Halley 'i kutsarım...''          Halley kuyrukluyıldızının  dünyaya çarpacağı haberinin yayılmasının ardından İstanbul sokakları bu haberle çalkalanmaya başladı. Dost meclisi toplantılarından tutun da kıyı köşe pencere konuşmalarında bile tek hakim konu Halley oluverdi. Neydi bu kuyrukluyıldızın dünya ile derdi .Herkesin yuvası çoluğu çocuğu geleceğe dair hayalleri var olmasına var da bu kara haber de olmayıverse. İnsanlar nasıl inanmasınlar ki ucu bucağı bitmeyen bu haberler, telaşlar, bu söylentiler, bu heyecanlar hele de tanınmış büyük imzalar altındaki o ürkütücü makalelere ne demeli ? İşte İstanbul'da  bu ve bunun gibi kulaktan kulağa dönen haberlerden dolayıdır ki Hüseyin Rahmi Gürpınar da ''Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç '' adlı kitabı kaleme almıştır. Kitap dönemin İstanbul'unu , s...

Bir Kadının Yasamından 24 Saat / Stefan Zwıeg

           Riviera ' da  Büyük Palas Oteli'nin eklentisi olan bir pansiyonda otele yeni gelen yakışıklı genç bir Fransız ile iki çocuk annesi Bayan Henriette 'nin ortadan kaybolması ile  genelde günlerini kaygısızca ve eğlence içerisinde  geçirmeye alışmış masa arkadaşlarının ruh hallerinde büyük bir kargaşaya neden olmuştur ve duruma binaen dedikodular, kurmaca senaryolar ve öfkeli  tartışmalar çıkmıştır. Öyle ki masada vakit geçirdikleri malum grup  bu olayı iki aşık tarafından hazırlanan kurnazca bir oyun  ve alçakça bir aldatma olarak oy birliği ile kabul edip suçluları  çoktan mahkum etmişlerdi. Tabi herkes aynı fikirde değildi kitabın anlatıcısı (otel sakinlerinden biri ) ise uzun süren sıkıcı  ve hayal kırıklığıyla geçen uzun evliliklerin  belli dönemlerinde çiftlerden birinin böylesine keskin bir eyleme hazır olabilme ihtimalinin normal olduğunu düşünürken Alman ve İtalyan çiftler yıldırım aşk...

Yakıcı Sır / Stefan Zweig

        Yakıcı Sır: İnsan Psikolojisinin Derinlerine Bir Yolculuk Stefan Zweig'in Yakıcı Sır adlı eseri, insan psikolojisini derinlemesine irdeleyen, sade ama çarpıcı bir novella olarak dikkat çeker. Zweig, yine ustalığını konuşturarak, karakterlerin duygusal çatışmalarını ve iç dünyalarını ustalıkla ele alır. Konusu Hikaye, tatilde olan bir aristokrat kadının ve oğlunun, kurnaz bir baronla tanışmaları etrafında şekillenir. Baron, kadını baştan çıkarma niyetiyle ona yaklaşır. Ancak bu planını gerçekleştirmek için kadının oğluyla dostane bir ilişki kurması gerekir. Çocuk, baronun ilgisinden ilk başta büyük bir mutluluk duysa da zamanla bu ilişki farklı bir boyuta evrilir. Yavaş yavaş baronun asıl niyetini sezmeye başlar ve bu durum onu bir yetişkinin dünyasına adım atmaya zorlar. Temalar Zweig, hikaye boyunca masumiyetin kaybı, yetişkinlerin dünyasına duyulan merak ve hayal kırıklığı gibi evrensel temaları işler. Özellikle çocuğun gözünden, yetişkinl...

Bir Çöküsün Öyküsü / Stefan Zweig

    Düşünsenize uyandığınız andan gözünüzü kapayıp uyuyacağınız ana kadar herkes peşinizde pervane. Ne isteseniz iki dudağınızın arasında hemen oluveriyor. Saygınlık , itibar hat safhada tabi bu arada illaki sizin ayağınızı kaydırmak isteyen ve bunun için bile isteye komplolar kuran insanlar da olacaktır çevrenizde. Lakin yeterince sevgi ve itibar gördüğünüz bir ortamda bu tip şeyleri görmezden gelecek ya da bir şekilde halledivereceksiniz. Çünkü çevrenizde sizi sayan , seven insanlar var ve onların var oluşu sizi güçlendiriyor hatta biraz da bu ilgi ve sevgiye bağımlı hale getiriyor.  Ta ki her şey tepe taklak olana kadar .Kanımca kişinin hayatını şekillendiren gördüğü sevgidir. Sevilmek içi neler yapmaz ki canlılar , çiçekler sevilmek için renk renk tomurcuklar açar, kediler  sevilmek için insanın ayağına dolaşır , kuşlar sevilmek ve fark edilmek için güzel melodilerle şakırlar, bebekler ise sevimli sesler çıkararak dikkat çekmek yani sevilmek iste...

Martı Jonathan Livingston / Richard Bach

                                                               ''Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi ? ''     Martı Jonathan Livingston ,  özgürlüğe uçmak ne kadar güzel şey .Sana engel  olmak isteyen, yoluna taş koyan herkese ve her şeye rağmen engin mavide süzülebilmek. Bunun değerini esaretin ve acının ne olduğunu tadanlar çok iyi anlayacaktır. Nasıl bir esaret derseniz kimine göre hızlı akan şehir yaşamı, kimine göre cepte olmayan apara kimine göre ise kabuklarından çıkıp sıyrılamadığı çevresi. Her insan kendi halinde esirdir bence düzene , beklentiye, beklenene karşı esir. Ne zaman bize vurulan bu zincirlerden kurtulursak işte o zaman biz de Martı Jonathan gibi özgür olabiliriz. Bence hepimizin bir yerinde kıyısında köşesinde  yaşayan bir Jonathan var. Ama en ö...