Ana içeriğe atla

Martı Jonathan Livingston / Richard Bach

                   

                     

                     ''Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi ? ''


    Martı Jonathan Livingston ,  özgürlüğe uçmak ne kadar güzel şey .Sana engel  olmak isteyen, yoluna taş koyan herkese ve her şeye rağmen engin mavide süzülebilmek. Bunun değerini esaretin ve acının ne olduğunu tadanlar çok iyi anlayacaktır. Nasıl bir esaret derseniz kimine göre hızlı akan şehir yaşamı, kimine göre cepte olmayan apara kimine göre ise kabuklarından çıkıp sıyrılamadığı çevresi. Her insan kendi halinde esirdir bence düzene , beklentiye, beklenene karşı esir. Ne zaman bize vurulan bu zincirlerden kurtulursak işte o zaman biz de Martı Jonathan gibi özgür olabiliriz. Bence hepimizin bir yerinde kıyısında köşesinde  yaşayan bir Jonathan var. Ama en önemlisi de ney biliyor musunuz ?Kendimizi bulmak .İşte elinizde tuttuğunuz bu ebat olarak ince ama derinliklerle dolu kitapta da bu anlatılıyor bize. Kendimizi yenileyebiliriz, ne istediğimizi nereye varmak ve ne olmak istediğimizi bilip de ona göre kendimizi şartlandırırsak aslında kendimizden başka bir engel kalmıyor önümüzde. Hayatımda beni hedeflerim konusunda etkileyen ikinci kitaptır diyebilirim. 

Bana cennetin tanımını yapabilir misiniz ? 

Bence cennet ;  ıssız bucaksız bilginin kaynağını kazanma yeridir yani öğrenmektir. Öğrenmek için de deneyimlemek gerekir kim denemeden bir şeyin iyi olup olmadığını ya da bir şeyi yapıp yapamayacağını nasıl bilebilirsin ki ?  Öğrenmek ve deneyimlemek derya deniz nerden baksan sonsuzluktur benim için. Çünkü öğrenmenin ne yaşı ne de sınırı vardır. Hele bir de Jonathan gibi kararlı , azimli ve istekli olalım yeter. Kişi istedikten sonra üstesinden gelemeyeceği  hiç bir şeyin olmadığını , yapmamız gerekenin sadece kendine güven ve  mücadele olduğunu , öğrenmenin asla bir yaşı ve sınırı olmadığını bir martının dilinden anlata bir eserdir. Bu arada sınava girecek olan gençler için harika bir motivasyon kitabı olduğunu düşünüyorum. 

Okuyun okutun derim :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Robina Bungalov Hotel / Antalya -Kemer /Olympos

Senenin en güzel mevsiminden ve en güzel ayından hepinize selamlar! Hani derler ya, deniz, güneş ve kum... Tam da bu üçlünün tadını doyasıya çıkarabileceğiniz, şirin mi şirin, eğlenceli mi eğlenceli bir mekandan bahsetmek istiyorum. Robina Bungalov Hotel , tarih, doğa ve deniz aşığı herkese hitap eden harika bir yer. Antalya'nın Kemer - Olympos bölgesinde konaklamak için mükemmel bir seçenek. Biz 4 kişilik ailemizle tatilimize Olympos'tan başlamak istedik ve oteli tamamen tesadüfen, arama motorunda bulduk. Herhangi bir turizm acentesine bağlı kalmadan direkt olarak oteli aradık ve rezervasyon yaptırdık. Nasıl bir yerle karşılaşacağımızı gerçekten bilmiyorduk; kalacak bir yer olsun, gün boyu koyda olacağız diye düşündüğümüz için detaylara pek takılmadık. Ama böylesine konforlu ve keyifli bir yerle karşılaşacağımızı biz bile tahmin etmiyorduk. Sabahları kuş sesleriyle yemyeşil doğanın içinde, otantik bir bungalovda uyanmak harika bir histi. Odalar, bar, pastane ve res...

EDINBURGH

  Edinburgh, Birleşik Krallık'ın İskoçya bölgesinde yer alan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehirdir. Ortaçağ dokusunu koruyan sokakları, görkemli kaleleri ve sanat etkinlikleriyle yılın her dönemi ziyaretçileri kendine çeker. Bu gezi yazısında Edinburgh’un en ikonik yerlerinden ve deneyimlerinden bahsedeceğim. 1. Edinburgh Kalesi Edinburgh'un en tanınmış yapılarından biri olan Edinburgh Kalesi, şehrin tam ortasında, yüksek bir tepe üzerinde yer alır. Kale, yüzyıllar boyunca İskoçya kraliyet ailesine ev sahipliği yapmış ve önemli tarihi olaylara tanıklık etmiştir. Kale içerisindeki Kraliyet Mücevherleri ve Stone of Destiny gibi tarihî eserler, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli noktalardır. Ayrıca kaleden şehrin panoramik manzarasını izlemek de ayrı bir keyif sunar. 2. Royal Mile Kale’den aşağıya doğru uzanan Royal Mile, Edinburgh’un kalbini oluşturan hareketli bir caddedir. Bu cadde, antik yapılar, butik dükkanlar, kafeler ve sokak sanatçılarıyla doludur. Her a...

İnsan Ne İle Yaşar / Tolstoy

  ''İnsana verilmemiş olan şey nedir , öğren ! '' Fakir kunduracı Simon bir gün köydeki alacaklarını toplamak ve koyun derisi almak için köye gider. Ne koyun dersi alabilir ne de alacaklarını toplayabilir. Eli boş döndüğü gibi cebindeki yirmi kopeği de votkaya harcayarak evinin yolunu tutar. Yolda kilisenin arkasında donmak üzere olan çıplak bir adam görür. İlk başta oralı olmak istemez ama dayanamayıp yanına gider ve halini görünce yardım etmeden duramaz. Karısı ile birlikte kullandıkları ceketini üzerinden çıkarıp çıplak adama giydirir  ve beraber evin yolunu tuttular. Böylece Mikael hayatlarına girmiş oldu... Hikaye çok güzel eminim siz de cennetten cezalandırılarak kovulan Mikael ile Simon 'un hikayesini çok seveceksiniz ve insanın sevgi ile yaşayabileceğini bir kez daha öğrenmiş olacaksınız... İyi okumalar dilerim.... '' Öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil sevgiyle yaşar. '' "Emek ucuz ,ekmek pahalıydı." "En mühi...