Ana içeriğe atla

MUTLU YAŞAM ÜZERİNE / SENECA

 








Seneca’ya Göre Mutlu Yaşam Üzerine


Mutlu yaşamın, hayata hangi pencereden baktığınla şekillendiğine inananlardanım. Anadolu’da bir söz vardır: “Kör, sağıra nasıl bakarsa; sağır da köre öyle bakar.” Hayat bildiği gibi gelsin; biz içimizdeki iyiyi, güzeli ve erdemli olanı alalım.

Ama önce şu soruya dönmeliyiz: Erdem nedir? Bu konuda ortak bir zeminde buluşmalıyız. Stoacı filozof Seneca’nın en çok üzerinde durduğu konu da budur: Erdemli yaşam… Ona göre, kişi ne kadar ışık saçabiliyor, ihtiyacı olanın yanında ne kadar durabiliyorsa o kadar erdemlidir. Sadece bireysel bir hayatla, ne erdemin o derin hazzına ulaşılabilir, ne de yaşama geliş amacımız tamamlanabilir. Çünkü erdem, bir hazdır—ama derin ve kalıcı olanından.

Seneca’ya göre insan, yaşamıyla ilgili kararlarında çoğunluğun izinden gitmek zorunda değildir. Aklı esas almalı, kalabalığın peşinden sürüklenmekten kendini kurtarmalıdır. Zengin bir aristokrat ailenin çocuğu olmak, insanlara yukarıdan bakmayı gerektirmez. Aynı şekilde, orta sınıftan biri olmak da, hayatı boyunca yalnızca şikâyet eden ve tek amacı “sınıf atlamak” olan biri olmayı zorunlu kılmaz. Kişi, bulunduğu yeri şartlar dahilinde değiştirebilmeli, dönüştürebilmelidir.

Yani şunu söylemek istiyorum:
İyiyi ve kötüyü doğru bir muhakemeyle—yani aklı rehber alarak—belirleyen, ahlaki doğruluğa önem veren, ölçüsüz hazları reddetmenin gerçek haz olduğunu bilen ve erdemli bir yaşam süren insan gerçekten mutludur. Aksi hâlde, insan ömrü boyunca hep tatminsiz ve eksik kalır.

Seneca der ki: İnsan, kendi özüne dönmeli ve içsel muhakemesiyle yaşamı değerlendirmelidir. Mutluluk, dışsal iyiliklerden değil, kişinin kendi içsel erdeminden doğar. Güvenle yükselen bir zihnin huzuru, hatalardan arınmışlık, hakikatin bilgisinden gelen sevinç ve ruh inceliği… İşte gerçek mutluluğu oluşturan şeyler bunlardır.

Hakikatin dışına çıkan biri için mutluluk sahici değildir. O hâlde mutlu yaşam, doğru ve sağlam bir yargıya dayanır; sarsılmaz ve değişmez bir niteliğe sahiptir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Robina Bungalov Hotel / Antalya -Kemer /Olympos

Senenin en güzel mevsiminden ve en güzel ayından hepinize selamlar! Hani derler ya, deniz, güneş ve kum... Tam da bu üçlünün tadını doyasıya çıkarabileceğiniz, şirin mi şirin, eğlenceli mi eğlenceli bir mekandan bahsetmek istiyorum. Robina Bungalov Hotel , tarih, doğa ve deniz aşığı herkese hitap eden harika bir yer. Antalya'nın Kemer - Olympos bölgesinde konaklamak için mükemmel bir seçenek. Biz 4 kişilik ailemizle tatilimize Olympos'tan başlamak istedik ve oteli tamamen tesadüfen, arama motorunda bulduk. Herhangi bir turizm acentesine bağlı kalmadan direkt olarak oteli aradık ve rezervasyon yaptırdık. Nasıl bir yerle karşılaşacağımızı gerçekten bilmiyorduk; kalacak bir yer olsun, gün boyu koyda olacağız diye düşündüğümüz için detaylara pek takılmadık. Ama böylesine konforlu ve keyifli bir yerle karşılaşacağımızı biz bile tahmin etmiyorduk. Sabahları kuş sesleriyle yemyeşil doğanın içinde, otantik bir bungalovda uyanmak harika bir histi. Odalar, bar, pastane ve res...

EDINBURGH

  Edinburgh, Birleşik Krallık'ın İskoçya bölgesinde yer alan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehirdir. Ortaçağ dokusunu koruyan sokakları, görkemli kaleleri ve sanat etkinlikleriyle yılın her dönemi ziyaretçileri kendine çeker. Bu gezi yazısında Edinburgh’un en ikonik yerlerinden ve deneyimlerinden bahsedeceğim. 1. Edinburgh Kalesi Edinburgh'un en tanınmış yapılarından biri olan Edinburgh Kalesi, şehrin tam ortasında, yüksek bir tepe üzerinde yer alır. Kale, yüzyıllar boyunca İskoçya kraliyet ailesine ev sahipliği yapmış ve önemli tarihi olaylara tanıklık etmiştir. Kale içerisindeki Kraliyet Mücevherleri ve Stone of Destiny gibi tarihî eserler, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli noktalardır. Ayrıca kaleden şehrin panoramik manzarasını izlemek de ayrı bir keyif sunar. 2. Royal Mile Kale’den aşağıya doğru uzanan Royal Mile, Edinburgh’un kalbini oluşturan hareketli bir caddedir. Bu cadde, antik yapılar, butik dükkanlar, kafeler ve sokak sanatçılarıyla doludur. Her a...

İnsan Ne İle Yaşar / Tolstoy

  ''İnsana verilmemiş olan şey nedir , öğren ! '' Fakir kunduracı Simon bir gün köydeki alacaklarını toplamak ve koyun derisi almak için köye gider. Ne koyun dersi alabilir ne de alacaklarını toplayabilir. Eli boş döndüğü gibi cebindeki yirmi kopeği de votkaya harcayarak evinin yolunu tutar. Yolda kilisenin arkasında donmak üzere olan çıplak bir adam görür. İlk başta oralı olmak istemez ama dayanamayıp yanına gider ve halini görünce yardım etmeden duramaz. Karısı ile birlikte kullandıkları ceketini üzerinden çıkarıp çıplak adama giydirir  ve beraber evin yolunu tuttular. Böylece Mikael hayatlarına girmiş oldu... Hikaye çok güzel eminim siz de cennetten cezalandırılarak kovulan Mikael ile Simon 'un hikayesini çok seveceksiniz ve insanın sevgi ile yaşayabileceğini bir kez daha öğrenmiş olacaksınız... İyi okumalar dilerim.... '' Öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil sevgiyle yaşar. '' "Emek ucuz ,ekmek pahalıydı." "En mühi...