Ana içeriğe atla

Ve Ayna Kırıldı – Agatha Christie

 





Agatha Christie’nin eserlerini okudukça insanın aklına hep aynı soru geliyor: Bu kadın nasıl bu kadar zekice kurgular yaratabiliyor? Ve Ayna Kırıldı da bu sorunun cevabını vermek için oldukça uygun bir örnek. Kitap, Christie’nin karakter yaratmadaki ustalığını ve gerilimi yavaş yavaş yükseltme becerisini net bir şekilde gösteriyor.

Hikâye, bir aile çevresinde gelişen sırlar ve gizemler üzerine kurulmuş. Christie’nin klasik üslubu burada da kendini hissettiriyor; her sayfada küçük ipuçları bırakıyor ve bir yandan okuyucu, diğer yandan karakterler bu ipuçlarını çözmeye çalışıyor. Benim en çok ilgimi çeken şey, Christie’nin karakterlerin psikolojisini öyle detaylı ve doğal bir şekilde çizmesi ki, olay örgüsü ne kadar karmaşık olursa olsun, karakterler hep gerçekçi kalıyor.

Kitapta birkaç tahmin edilebilir an olsa da, Christie’nin beklenmedik sürprizleri okuyucuyu her defasında şaşırtıyor. Özellikle sonlara doğru tüm parçaların birleştiği an, okurken insanın “Vay be!” demesine neden oluyor. Kimi zaman sakin ve sessiz ilerleyen bir anlatımı var; ama sabırlı olan okuyucu için bu, gizemi çözmenin keyfini katlıyor.

Açıkçası bu kitap bana Christie’nin sadece polisiye değil, aynı zamanda insan ruhunu gözlemleyen bir yazar olduğunu bir kez daha hatırlattı. Kitabı bitirdikten sonra kendime sordum: “Ben de tıpkı karakterler gibi sırların içinde kaybolmuş muydum?” İşte Christie’nin gücü burada yatıyor; okurunu hikâyenin bir parçası haline getirebilmek.



 “Her ailenin sırları vardır; önemli olan hangilerinin gömülü kaldığıdır.”

 “İnsanın en büyük düşmanı, çoğu zaman kendi zihnidir.”

 “Bir ipucu ne kadar küçük olursa olsun, doğru gözler onu fark edebilir.”

 “Gerçekler aynalar gibi kırılır; parçaları bir araya getirene kadar hiçbir şey net değildir.”

 “Kimse tamamen masum değildir; herkesin içinde bir gölge vardır.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Robina Bungalov Hotel / Antalya -Kemer /Olympos

Senenin en güzel mevsiminden ve en güzel ayından hepinize selamlar! Hani derler ya, deniz, güneş ve kum... Tam da bu üçlünün tadını doyasıya çıkarabileceğiniz, şirin mi şirin, eğlenceli mi eğlenceli bir mekandan bahsetmek istiyorum. Robina Bungalov Hotel , tarih, doğa ve deniz aşığı herkese hitap eden harika bir yer. Antalya'nın Kemer - Olympos bölgesinde konaklamak için mükemmel bir seçenek. Biz 4 kişilik ailemizle tatilimize Olympos'tan başlamak istedik ve oteli tamamen tesadüfen, arama motorunda bulduk. Herhangi bir turizm acentesine bağlı kalmadan direkt olarak oteli aradık ve rezervasyon yaptırdık. Nasıl bir yerle karşılaşacağımızı gerçekten bilmiyorduk; kalacak bir yer olsun, gün boyu koyda olacağız diye düşündüğümüz için detaylara pek takılmadık. Ama böylesine konforlu ve keyifli bir yerle karşılaşacağımızı biz bile tahmin etmiyorduk. Sabahları kuş sesleriyle yemyeşil doğanın içinde, otantik bir bungalovda uyanmak harika bir histi. Odalar, bar, pastane ve res...

EDINBURGH

  Edinburgh, Birleşik Krallık'ın İskoçya bölgesinde yer alan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehirdir. Ortaçağ dokusunu koruyan sokakları, görkemli kaleleri ve sanat etkinlikleriyle yılın her dönemi ziyaretçileri kendine çeker. Bu gezi yazısında Edinburgh’un en ikonik yerlerinden ve deneyimlerinden bahsedeceğim. 1. Edinburgh Kalesi Edinburgh'un en tanınmış yapılarından biri olan Edinburgh Kalesi, şehrin tam ortasında, yüksek bir tepe üzerinde yer alır. Kale, yüzyıllar boyunca İskoçya kraliyet ailesine ev sahipliği yapmış ve önemli tarihi olaylara tanıklık etmiştir. Kale içerisindeki Kraliyet Mücevherleri ve Stone of Destiny gibi tarihî eserler, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli noktalardır. Ayrıca kaleden şehrin panoramik manzarasını izlemek de ayrı bir keyif sunar. 2. Royal Mile Kale’den aşağıya doğru uzanan Royal Mile, Edinburgh’un kalbini oluşturan hareketli bir caddedir. Bu cadde, antik yapılar, butik dükkanlar, kafeler ve sokak sanatçılarıyla doludur. Her a...

İnsan Ne İle Yaşar / Tolstoy

  ''İnsana verilmemiş olan şey nedir , öğren ! '' Fakir kunduracı Simon bir gün köydeki alacaklarını toplamak ve koyun derisi almak için köye gider. Ne koyun dersi alabilir ne de alacaklarını toplayabilir. Eli boş döndüğü gibi cebindeki yirmi kopeği de votkaya harcayarak evinin yolunu tutar. Yolda kilisenin arkasında donmak üzere olan çıplak bir adam görür. İlk başta oralı olmak istemez ama dayanamayıp yanına gider ve halini görünce yardım etmeden duramaz. Karısı ile birlikte kullandıkları ceketini üzerinden çıkarıp çıplak adama giydirir  ve beraber evin yolunu tuttular. Böylece Mikael hayatlarına girmiş oldu... Hikaye çok güzel eminim siz de cennetten cezalandırılarak kovulan Mikael ile Simon 'un hikayesini çok seveceksiniz ve insanın sevgi ile yaşayabileceğini bir kez daha öğrenmiş olacaksınız... İyi okumalar dilerim.... '' Öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil sevgiyle yaşar. '' "Emek ucuz ,ekmek pahalıydı." "En mühi...