Ortadoğu’nun kadim kültürleri ve semavi dinlerle olan bağı her zaman ilgimi çekmiştir. Fakat bu kitap, özellikle Kuran, İncil ve Tevrat’ın kökenlerini Sümer’e uzanan bir çizgide yeniden düşünmek açısından oldukça çarpıcı bir okuma sundu. Üç büyük dinin temel anlatılarının, çok daha eski bir inanç sisteminin izlerini taşıdığını görmek hem şaşırtıcı hem de zihni açıcıydı.
Yazarın en dikkat çekici yanı, yalnızca Sümer tabletlerine dayanarak değil; aynı zamanda İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü Müdürü ve ekibi tarafından hazırlanan açıklamalı Kur’an‑ı Kerim meali ile karşılaştırmalı bir okuma yapması. Böylece mesele, yalnızca arkeolojik bir yorum düzeyinde kalmıyor; dinî metinlerin kendisiyle somut bir bağ kuruyor. Bu yöntem, kitabı akademik anlamda daha güçlü kılıyor.
Beni en çok etkileyen örneklerden biri Büyük Tufan (Nuh Tufanı) anlatısıydı. Aynı anlatının hem Sümer kaynaklarında hem Tevrat’ta hem de Kur’an’da yer alması; kültürel aktarımın, ortak hafızanın ve bölgesel etkileşimin ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Bu durum, dinlerin birbirlerinden tamamen kopuk değil; aksine birbirlerini etkileyerek, besleyerek geliştiğini açıkça ortaya koyuyor.
Kitap genel olarak, bilinen büyük dinlerin tarihsel kökenini sorgulayanlara yeni bir pencere açıyor. Bazen şaşırtan, bazen zihni kurcalayan, ama her zaman merak uyandıran bir metin. Yazarın sade anlatımı sayesinde zorlayıcı bir akademik çalışma olmaktan çıkıp, keyifle okunabilecek bir kültür tarihi yolculuğuna dönüşüyor.
Okuyucu olarak bana kalırsa, keşke bu kitabın bazı bölümlerinde –özellikle karşılaştırmalı anlatıların dayandığı kaynaklar– biraz daha detay verilseydi; çünkü “benzerlik gördüm” hissi güçlü ama bazı noktalarda dayanakların derinliği daha fazla olabilirdi. Bu yönüyle kitabı bir başlangıç olarak görüyorum; üzerine daha detaylı tartışmalar yapılabilir.
Sonuç olarak, eğer semavi dinlerin oluşum süreci, kültürel aktarım ve eski uygarlıkların izleriyle ilgileniyorsanız, bu kitap hem düşündürücü hem bilgilendirici bir tercih olacaktır. Ve sizi şöyle bir soruyla bırakmak istiyorum: Dinlerin birbirlerini etkilediğini kabul ettiğinizde, kendi inancınızın köklerini ve onu şekillendiren kültürel etmenleri yeniden keşfetmeye ne kadar hazırsınız?
“Dinler, başta Mezopotamya olmak üzere, çeşitli kültürlerden gelen etkilerle bulundukları toplumun görüş, düşünüş, anlayış ve hayal gücüne göre şekillenmişlerdir.”
“Sumer’de de Tanrılar ‘ol’ der ve her şey oluverir. Her üç dinde de Tanrıların var edici güçleri yanında yok edici güçleri de var.”
“Sumerler, dünyadaki bütün olayların ve Tanrıların isteklerinin gökte yıldızlarda yazılı olduğuna inanırlardı. Kur’ân’da aynı inanış ‘Levh‑i Mahfûz’ olarak sürüyor.”
Yorumlar
Yorum Gönder