Gılgameş’in Peşinde: İlk Kahramanın İzleri
En eski hikâyeler bazen sanki çocukluğumuzdan beri içimizdeymiş gibi gelir. Toprağın sesine, rüzgârın uğultusuna karışmış bir fısıltı…
Muazzez İlmiye Çığ’ın sade ve içten anlatımıyla tekrar okuduğum Gılgameş, bana tam da böyle hissettirdi:
Elime yeni almış olsam da sanki hep içimdeymiş…
Dünyanın bilinen ilk yazılı destanı olan Gılgameş, bu kitapta şiirsel dilinden sıyrılıp düzyazıya bürünmüş. O taş tabletlerin sertliğini, insanın kalbine dokunan yumuşak bir sese dönüştürmüş.
Eskiden destan hâlini okumuştum; bu defa Muazzez İlmiye Çığ’ın diliyle yeniden karşılaşmak hem tanıdık hem yepyeni bir deneyimdi.
Kahramanlık hikâyesi anlatılıyor; ama asıl mesele insan kalbi…
“İnsan, ardında bıraktıklarıyla yaşar.”
Gılgameş ve Enkidu: İlk Büyük Dostluk
Uruk kralı Gılgameş’in gururuyla başlar hikâye. Doğanın içinden çıkan Enkidu ise tam karşısına dikilir. Önce dövüşürler, sonra yan yana yürümeye başlarlar.
Bazen insan, en büyük dostunu kavga ederken tanır ya… İşte onların hikâyesi de öyle.
Enkidu’nun ölümü, Gılgameş’in kapısını ilk kez ölümle çaldırır.
O günden sonra sorduğu tek bir soru vardır:
“Ölüm yenilebilir mi?”
Binlerce yıl önce bu soruyu sormuşlar.
Bugün hâlâ bizi aynı yerden yakalaması garip değil mi?
Muazzez İlmiye Çığ’ın Kalemi
Sümer tabletlerini çözen, Anadolu tarihinin sesini duyan bir bilim insanı…
Ama bu kitapta bize bilgiyi yük gibi vermiyor; tam aksine, su gibi akıtarak anlatıyor.
Dil sade, anlatım içten. Sanki yan odada oturmuş, bir fincan çayla bize hikâye anlatıyor…
Fanilik, Güç ve İnsan
Gılgameş’in ölümsüzlüğün peşinden koşması, aslında hepimizin içindeki o büyük soruyu dillendiriyor:
“Ölümün karşısında ne yapabiliriz?”
Tanrılarla konuşuyor, diyar diyar geziyor, bilgeliğin peşinden koşuyor… Ama sonunda öğrendiği şey değişmiyor:
İnsan, ardında bıraktıklarıyla yaşar.
Ölümsüzlük; bedenin sürmesi değil, ruhun bıraktığı izdir.
Bana Kalan
Bu kitabı okurken Sümer’in tozlu yollarında yürüdüm sanki. Ama bir yandan da kendi içimde dolaştım.
Binlerce yıl önce yazılmış bir hikâyede kendimizi bulmak, insanın hiç değişmeyen yanına bakmak gibi…
Hep arayan, hep soran, hep biraz eksik…
Sence…
İnsan ölümsüzlüğü ararken aslında neyin peşindedir?
Yine harika bir yorumla birlikteyiz hocam🥰 bu ne güzel anlatım insanlara kitap okumayı sevdiren tek insansınız bence lütfen bizi bu güzel anlatımınızdan mahrum etmeyin severek takip ediyoruz yolunuz açık olsun🙏
YanıtlaSilGüzel sözleriniz için çok teşekkür ederim.Okuma sevginize katkım olduysa ne mutlu bana.İyi ki varsınız ,desteğiniz benim için çok değerli.🌸
YanıtlaSil