Ana içeriğe atla

her (2013 )






 Her, Joaquin Phoenix’in canlandırdığı Theodore Twombly adlı bir adamın hikayesini anlatıyor. Theodore, işinde oldukça başarılı, duygusal olarak yalnız ve boşanmak üzere olan bir adamdır. Bir gün, piyasaya yeni sürülen bir yapay zekâ işletim sistemi olan "Samantha" (Scarlett Johansson’un sesiyle), Theodore’a yaşamının en önemli partneri olur. Samantha, anında Theodore'un kişisel asistanı, arkadaşı ve nihayetinde hayatındaki büyük aşkı olur.

Temalar:

  1. Teknoloji ve Yalnızlık: Her, teknolojinin hızla geliştiği, dijitalleşen dünyada yalnızlıkla baş etmenin, iletişim kurmanın ve aşkın ne anlama geldiğini sorgulayan bir film. Theodore, teknolojinin sunduğu yapay zeka ile gerçek bir insan gibi bağ kurar. Bu, teknolojiye duyulan güvenin ve onun insan hayatındaki yerinin sorgulandığı bir tema. Teknoloji, başta insanın yalnızlığını giderecek bir araç gibi görünse de, sonunda kişinin içinde barındırdığı yalnızlıkla yüzleşmesine yol açar.

  2. Aşkın Tanımı: Filmdeki en dikkat çeken unsurlardan biri, aşkın tanımının ne kadar değişebileceğidir. Theodore, Samantha ile yaşadığı ilişkiyi gerçek bir aşk gibi deneyimler. Bu, geleneksel aşk anlayışından farklıdır, çünkü Samantha fiziksel bir varlık değildir. Filmin ana fikri, aşkın, formdan bağımsız olarak, duygusal bir bağ ve anlayış üzerine kurulu olduğu fikrini işliyor. Samantha, Theodore'un kişisel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılarken, ikisi de birbirlerine bağlanırlar.

  3. Yapay Zeka ve İnsan İlişkileri: Samantha'nın yapay zekâ olması, filmin felsefi temalarına derinlik katar. Yapay zekâ, başlangıçta insan gibi düşünmeye ve hissetmeye programlanmış bir varlık olarak, zamanla kendisini Theodore'dan bağımsız bir şekilde geliştirir. Bu gelişim, yapay zekâ ve insan arasındaki sınırları bulanıklaştırırken, aynı zamanda yapay zekânın sınırlarını ve insanın kimlik arayışını da sorgular. Samantha'nın kendi bilinç gelişimi, insanlarla olan ilişkilerindeki karmaşıklığı ve bağımsızlık arayışı, filmin çok katmanlı yapısının temelini oluşturur.

Karakterler:

  • Theodore Twombly (Joaquin Phoenix): Joaquin Phoenix’in performansı bu filmde gerçekten olağanüstü. Theodore, içsel olarak kırılgan ve yalnız bir adam olarak karşımıza çıkıyor. Phoenix, karakterinin duygusal geçişlerini mükemmel bir şekilde sergiliyor. Theodore'un, boşanmak üzere olduğu eşine karşı duyduğu suçluluk ve aşkını yeniden keşfetme arayışı, izleyicinin empati kurmasını sağlıyor.

  • Samantha (Scarlett Johansson): Scarlett Johansson, Samantha'nın sesini canlandırarak filmde önemli bir rol oynuyor. Samantha, başlangıçta sadece bir asistan gibi görünse de, zamanla oldukça bağımsız ve gelişmiş bir varlık haline gelir. Johansson, bir yapay zekanın duygusal derinliğini bu kadar başarılı bir şekilde sesle yansıtmak oldukça etkileyici. Samantha’nın, Theodore ile kurduğu ilişki boyunca büyüyen kişiliği, teknolojinin insan psikolojisine olan etkilerini anlamamıza olanak tanır.

Görsel Estetik ve Müzik:

Filmin görsel estetiği, teknolojinin soğuk, steril dünyasıyla, insan duygularının sıcak dünyası arasında bir kontrast oluşturuyor. Filmde kullanılan renkler ve mimari, insana modern dünyanın yalnızlık ve yabancılaşma hissini verirken, aynı zamanda karakterlerin duygusal derinliğini yansıtır. Ayrıca, Arcade Fire’ın müzikleri filmle oldukça uyumlu. Müzikler, filmdeki melankolik ve huzursuz havayı güçlendiriyor ve özellikle duygusal sahnelerde izleyiciye yoğun bir etki yaratıyor.

Felsefi Derinlik:

Filmin felsefi derinliği, özellikle aşk, insanlık ve yalnızlık konularına dair düşündürücü sorular soruyor. Her, insanın gerçek bir bağ kurma arzusu ile, teknolojinin bu bağları kurma şekli arasındaki gerginliği ele alır. Bu noktada film, modern toplumda insanlar arasındaki yüzeysel ilişkiler ve dijitalleşmenin getirdiği yabancılaşmayı irdeler.

Eleştiriler ve Zayıf Yönler:

Bazı izleyiciler, filmin temalarının çok soyut ve bazen ağır olduğunu düşünebilir. Ayrıca, Her'deki ilişkiyi gerçek bir aşk olarak görmek bazen zor olabilir, çünkü Samantha, sonunda fiziksel bir varlık değil, bir yapay zekâdır. Bununla birlikte, film bu soruları bilinçli olarak yanıtlamıyor; bunun yerine izleyiciyi kendi içsel yargılarına bırakıyor.

Sonuç:

Her, modern toplumda aşk ve yalnızlık hakkında derinlemesine bir sorgulama sunan, düşündürücü ve duygusal açıdan zengin bir film. Teknolojinin insana duyduğu etkiler, felsefi sorularla birleşerek, izleyiciye aşkı ve insan doğasını farklı bir bakış açısıyla değerlendirme fırsatı sunuyor. Hem görsel olarak hem de duygusal olarak güçlü olan bu film, insanlık ve teknoloji arasındaki sınırları sorgulayan, kalp ve zihin üzerinde etkili bir yapım.

Eğer teknoloji, aşk ve insan ilişkileri üzerine düşünmek istiyorsan, Her kesinlikle izlenmesi gereken bir film!








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Robina Bungalov Hotel / Antalya -Kemer /Olympos

Senenin en güzel mevsiminden ve en güzel ayından hepinize selamlar! Hani derler ya, deniz, güneş ve kum... Tam da bu üçlünün tadını doyasıya çıkarabileceğiniz, şirin mi şirin, eğlenceli mi eğlenceli bir mekandan bahsetmek istiyorum. Robina Bungalov Hotel , tarih, doğa ve deniz aşığı herkese hitap eden harika bir yer. Antalya'nın Kemer - Olympos bölgesinde konaklamak için mükemmel bir seçenek. Biz 4 kişilik ailemizle tatilimize Olympos'tan başlamak istedik ve oteli tamamen tesadüfen, arama motorunda bulduk. Herhangi bir turizm acentesine bağlı kalmadan direkt olarak oteli aradık ve rezervasyon yaptırdık. Nasıl bir yerle karşılaşacağımızı gerçekten bilmiyorduk; kalacak bir yer olsun, gün boyu koyda olacağız diye düşündüğümüz için detaylara pek takılmadık. Ama böylesine konforlu ve keyifli bir yerle karşılaşacağımızı biz bile tahmin etmiyorduk. Sabahları kuş sesleriyle yemyeşil doğanın içinde, otantik bir bungalovda uyanmak harika bir histi. Odalar, bar, pastane ve res...

EDINBURGH

  Edinburgh, Birleşik Krallık'ın İskoçya bölgesinde yer alan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehirdir. Ortaçağ dokusunu koruyan sokakları, görkemli kaleleri ve sanat etkinlikleriyle yılın her dönemi ziyaretçileri kendine çeker. Bu gezi yazısında Edinburgh’un en ikonik yerlerinden ve deneyimlerinden bahsedeceğim. 1. Edinburgh Kalesi Edinburgh'un en tanınmış yapılarından biri olan Edinburgh Kalesi, şehrin tam ortasında, yüksek bir tepe üzerinde yer alır. Kale, yüzyıllar boyunca İskoçya kraliyet ailesine ev sahipliği yapmış ve önemli tarihi olaylara tanıklık etmiştir. Kale içerisindeki Kraliyet Mücevherleri ve Stone of Destiny gibi tarihî eserler, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli noktalardır. Ayrıca kaleden şehrin panoramik manzarasını izlemek de ayrı bir keyif sunar. 2. Royal Mile Kale’den aşağıya doğru uzanan Royal Mile, Edinburgh’un kalbini oluşturan hareketli bir caddedir. Bu cadde, antik yapılar, butik dükkanlar, kafeler ve sokak sanatçılarıyla doludur. Her a...

İnsan Ne İle Yaşar / Tolstoy

  ''İnsana verilmemiş olan şey nedir , öğren ! '' Fakir kunduracı Simon bir gün köydeki alacaklarını toplamak ve koyun derisi almak için köye gider. Ne koyun dersi alabilir ne de alacaklarını toplayabilir. Eli boş döndüğü gibi cebindeki yirmi kopeği de votkaya harcayarak evinin yolunu tutar. Yolda kilisenin arkasında donmak üzere olan çıplak bir adam görür. İlk başta oralı olmak istemez ama dayanamayıp yanına gider ve halini görünce yardım etmeden duramaz. Karısı ile birlikte kullandıkları ceketini üzerinden çıkarıp çıplak adama giydirir  ve beraber evin yolunu tuttular. Böylece Mikael hayatlarına girmiş oldu... Hikaye çok güzel eminim siz de cennetten cezalandırılarak kovulan Mikael ile Simon 'un hikayesini çok seveceksiniz ve insanın sevgi ile yaşayabileceğini bir kez daha öğrenmiş olacaksınız... İyi okumalar dilerim.... '' Öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil sevgiyle yaşar. '' "Emek ucuz ,ekmek pahalıydı." "En mühi...