Inci /John Steinbeck

 







"İnci"

Ne kadar değerli , narin ve cezbedici bir mücevher değil mi?Elinizdeki eser  hangi yollardan gelip bize ulaştığını anlatan bir kitap değil tabi ki.Ama bir inci tanesinin insanın başına neler getireceğini anlatan kısa,akıcı,acıklı ve bir o kadar da sımsıcak aile kokan bir eser.


Kino genç , güçlü ,sırım gibi bir aile babasıdır.Kabilenin her üyesi gibi o da babadan kalma kanosuyla balık avına çıkar bazen bir kaç pezoluk bir inci yakalayabilirse ne âla.Karısı Juana tam bir yerli kadını gibi güzel,cesur her daim eşini ve çocukları Coyotito'yu kollayan bir kadındır.Derken bizim küçük Coyotito'yu akrep sokmasi ile zehirlenir ve geleneklerine ters olsa da hemececik kasabadaki doktora yetiştirirler.Fakat, bu göbekli,obur, para göz doktor tabi ki de ne fakir yerli aileyi muhataba alır ne de küçücük çocuğa bakar.Yaşadıkları çaresizlik karşısında gözlerinden ateş püsküren bu aile babası Kino kanosuna atladığı gibi nehrin derinlerine dalar ve kayaların arasında onu bekleyen o devasal istirideye ile karşılaşır.Ve , evet hayatları artık tamamiyle değişmişti.Kulaklarında bir yandan aile türküsü diğer yandan da kötülük türküsü çalmaya başlar.

İnci ...

Bir anda hayatlarını değiştirecek ,dertlerine deva olacak,çocukları Coyotito'yu ve hayatlarını kurtaracak olan inci ellerindeydi...

Kino,Juana ve Coyotito'nun hayatını baştan sona değiştiren,nesiller boyu kasabada hala anlatılan , belki de bir ibret öyküsüdür bu, her duyan onda kendinden bir şeyler bulur,kendince bir şeyler ekler.İyilik ve kötülüğün,hırsın,adaletsizliğin,çaresizliğin,yokluğun ve yoksulluğun ve bitmeyen umudun hikayesidir "İnci".



"Kimi zaman insanın boğazında bir yumru gibi büyüyen, insanda ağlama isteği uyandıran bir perdeye yükseliyor,işte güvenli ,sıcak bir yuva ,yaşamaya değer her şey , diyordu."(s.9)



"Sepete atılan her istiridye bir umuttu."(s.24)



"Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildi.İsteğin fazlası,şansı kaçırabilirdi.İnsan bir şeyi tam ölçüsünde istemeli,Tanrı'yı,tanrıları kızdırmamalı."(s.25)



"İncinin özündeki maddeyle  insanoğlunun özündekiler karıştı,mayalandı,kopkoyu,karanlık bir tortuya dönüştü.Kino'nun incisi herkesi ilgilendiriyordu artık ,herkesin rüyalarında ,hesaplarında,planlarında,gelecek hayallerinde,dileklerinde,gereksinimlerinde,ihtiraslarında yer etmişti. (s.29)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1984 / GEORGE ORWELL

Agrı Dagı Efsanesi /Yaşar Kemal

Benim küçük dünyam