Ana içeriğe atla

Fahrenheitt 451 / Ray Bradbury




                       






          

 

 FAHRENHEIT 451

Kitap kağıdının tutuşup yandığı ısı derecesi.

Guy Montag, yakmanın cazibeli bir iş olduğunu düşünen ama bunun gerçek nedenlerini sorgulamayan bir itfaiyecidir. Eşi Mildred ile sıradan ve sorgusuz bir yaşam sürmektedir. Ancak yaptığı işte bir gariplik vardır: Yangın söndürmesi gereken bir meslek, neden kitapları ve evleri yakmakla görevlendirilmişti? Yanan kitapların ve evlerin alevlerini izlemek, akşamın karanlığında neden böylesine büyüleyici görünüyordu? Yoksa bu, sadece sorgulamadıkları için mi böyle hissediliyordu?

Montag, bu soruları zihninde tartışmaya başlar. Eski zamanlarda, itfaiyeciler yangınları önlemekle görevliydi. Şimdi ise yangınları başlatıyorlardı. Bu yeni düzenin temeli, 1790’da kolonilerde İngiliz etkisinde kalan kitapların yakılması için kurulmuştu. İlk itfaiyeci Benjamin Franklin olarak tarihe geçmişti. Yakma işi ise basit bir dizi kuralla işliyordu:

  1. Alarma yavaşça yanıt ver.
  2. Yavaşça ateşi başlat.
  3. Her şeyi yak.
  4. İtfaiye merkezine rapor et.
  5. Başka bir alarm için hazır ol.

Kitaplar ve sahipleri acımasız bir şekilde yok ediliyordu. Bu sıradan bir yakma operasyonunda Montag, diğer itfaiyecilerle birlikte bir kadının evine gittiklerinde bir dönüm noktasına ulaştı. Kadın, kitaplarını bırakmayı reddetti ve bir kibritle hem kitaplarını hem de kendini alevlere teslim etti. O geceden geriye sadece küller kaldı... ve Montag’ın gizlice sakladığı bir kitap. Bu olay, Montag’ın hayatını değiştiren sorgulamaları başlattı.

Montag, sakladığı kitapları gün yüzüne çıkardı, insanların önünde sergiledi ve nihayetinde kendi alarmı çaldı. Artık hedefteki kişi kendisiydi.


Kitabın Genel Çerçevesi
Fahrenheit 451, kitapların tamamen yasaklandığı ve ele geçirilenlerin yakıldığı bir gelecekte, ABD'de geçen distopik bir romandır. Ray Bradbury'nin başyapıtı olan bu eser, 1953 yılında yayımlandığında büyük ses getirmiş, bir dönem okullarda dahi yasaklanmıştır.

Eserdeki distopya, düşünce özgürlüğünün baskı altına alındığı toplumlara bir eleştiri sunar. Türkiye gibi bazı ülkelerde de benzer baskılar yaşanmış, kitaplar yasaklanmış, yazarlar ve okurlar cezalandırılmıştır. Ne yazık ki tarih boyunca, aydınlanma ve özgür düşünceyi savunanlar susturulmaya çalışılmıştır. Günümüzde itfaiyeciler kitap yakmıyor, çünkü artık kimse kitap okumuyor...


Bir Kitap Tutkusunun İzleri
Elimde, Fahrenheit 451’in 1984 basımı bir kopyası bulunuyor. Eski kağıt kokusuyla sayfaları çevirmek, bana paha biçilemez bir haz veriyor. Bu eşsiz kitabı bulmama yardımcı olan Tapınak Sahaf’a teşekkür etmek istiyorum. Eski bir kitabı okumanın verdiği o nostaljik his, beni her zaman büyülüyor.




''Oysa tanıdığım herkes vahşiler gibi bağırıyor,dansediyor ,ya da birbirini dövüyor.Hiç dikkat ettin mi , son zamanlarda insanlar birbirini nasıl da incitiyirlar ? "(s.33)


"Şey ... Ben düşünüyorum da.Geçen haftaki yangını Kitaplığını hallettiğimiz adamı düşünüyordum. Ne oldu ona sonra ?

__Tımarhaneye götürdüler.

__ Deli değildi ki .

Betty kâğıtlarını düzenlendi:

__Hükümeti ve bizi kandırabileceğini sanan herkes delidir dedi. " (s.36)


"Gözümün önüne getirmek istiyorum da ,dedi Montag.İnsan neler hisseder acaba ,itfaiyeciler gelip evlerimizi , ya da kitaplarımı yapsalar?(s.36)


"Kitapları düşündüm.İlk kez anladım ki ,her kitabında ardında bir insan vardı.Bir insan onu düşünüp ortaya çıkarmıştı.Bir insanın hepsini kağıtlara dökmesi için ne uzun süre gerekirdi.Ben bunları düşünmeyi daha önce asla düşünmemiştim bile." (s.54)


"Bir dostluğun tam ne anda başladığını bilemeyiz.Sanki bir kabın içine damla damla dolar gibi başlar, sonunda o bir tek damla taşırır kabı .İyilikler dizisinin sonunda bir tane daha eklenir ki , o zaman işte insanın yüreği dolar taşar."(s.71)


"İyi yazarlar , çogunlukla yaşama değinirler , anlatırlar.Orta derecedeki yazarlar , şöyle bir yalandan geçerler.Kötü yazarlar ise ,yaşama bir kadınmış gibi tecavüz ederlerse ve onu böceklere bırakıyorum giderler. "(s.83)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Robina Bungalov Hotel / Antalya -Kemer /Olympos

Senenin en güzel mevsiminden ve en güzel ayından hepinize selamlar! Hani derler ya, deniz, güneş ve kum... Tam da bu üçlünün tadını doyasıya çıkarabileceğiniz, şirin mi şirin, eğlenceli mi eğlenceli bir mekandan bahsetmek istiyorum. Robina Bungalov Hotel , tarih, doğa ve deniz aşığı herkese hitap eden harika bir yer. Antalya'nın Kemer - Olympos bölgesinde konaklamak için mükemmel bir seçenek. Biz 4 kişilik ailemizle tatilimize Olympos'tan başlamak istedik ve oteli tamamen tesadüfen, arama motorunda bulduk. Herhangi bir turizm acentesine bağlı kalmadan direkt olarak oteli aradık ve rezervasyon yaptırdık. Nasıl bir yerle karşılaşacağımızı gerçekten bilmiyorduk; kalacak bir yer olsun, gün boyu koyda olacağız diye düşündüğümüz için detaylara pek takılmadık. Ama böylesine konforlu ve keyifli bir yerle karşılaşacağımızı biz bile tahmin etmiyorduk. Sabahları kuş sesleriyle yemyeşil doğanın içinde, otantik bir bungalovda uyanmak harika bir histi. Odalar, bar, pastane ve res...

EDINBURGH

  Edinburgh, Birleşik Krallık'ın İskoçya bölgesinde yer alan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehirdir. Ortaçağ dokusunu koruyan sokakları, görkemli kaleleri ve sanat etkinlikleriyle yılın her dönemi ziyaretçileri kendine çeker. Bu gezi yazısında Edinburgh’un en ikonik yerlerinden ve deneyimlerinden bahsedeceğim. 1. Edinburgh Kalesi Edinburgh'un en tanınmış yapılarından biri olan Edinburgh Kalesi, şehrin tam ortasında, yüksek bir tepe üzerinde yer alır. Kale, yüzyıllar boyunca İskoçya kraliyet ailesine ev sahipliği yapmış ve önemli tarihi olaylara tanıklık etmiştir. Kale içerisindeki Kraliyet Mücevherleri ve Stone of Destiny gibi tarihî eserler, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli noktalardır. Ayrıca kaleden şehrin panoramik manzarasını izlemek de ayrı bir keyif sunar. 2. Royal Mile Kale’den aşağıya doğru uzanan Royal Mile, Edinburgh’un kalbini oluşturan hareketli bir caddedir. Bu cadde, antik yapılar, butik dükkanlar, kafeler ve sokak sanatçılarıyla doludur. Her a...

İnsan Ne İle Yaşar / Tolstoy

  ''İnsana verilmemiş olan şey nedir , öğren ! '' Fakir kunduracı Simon bir gün köydeki alacaklarını toplamak ve koyun derisi almak için köye gider. Ne koyun dersi alabilir ne de alacaklarını toplayabilir. Eli boş döndüğü gibi cebindeki yirmi kopeği de votkaya harcayarak evinin yolunu tutar. Yolda kilisenin arkasında donmak üzere olan çıplak bir adam görür. İlk başta oralı olmak istemez ama dayanamayıp yanına gider ve halini görünce yardım etmeden duramaz. Karısı ile birlikte kullandıkları ceketini üzerinden çıkarıp çıplak adama giydirir  ve beraber evin yolunu tuttular. Böylece Mikael hayatlarına girmiş oldu... Hikaye çok güzel eminim siz de cennetten cezalandırılarak kovulan Mikael ile Simon 'un hikayesini çok seveceksiniz ve insanın sevgi ile yaşayabileceğini bir kez daha öğrenmiş olacaksınız... İyi okumalar dilerim.... '' Öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil sevgiyle yaşar. '' "Emek ucuz ,ekmek pahalıydı." "En mühi...