Konstantiniyye Oteli / Zülfü Livaneli

 


            "Bir toplumun müziği bozuldu mu , o toplumda pek çok şey bozulmuş demektir. "


    İhtişamlı İstanbul ne medeniyetler ne insanlar geldi geçti bu devasa ve büyüleyici şehirden. Ne olaylara şahit oldu ne  çok insanla tanıştı zengininden fakirine, eğitimlisinden cahiline ,Avrupalıdan uzak doğuluya her daim tüm dünyanın ilgisinin üzerinde olduğu bu büyülü şehirde  Bizans Sarayı'nın kalıntıları üstüne yapılan yedi yıldızlı Konstantiniyye Oteli'nin açılış gecesindeyiz. Bu otelin sahipleri de otelin adından da anlaşılacağı üzere kalbur üstü para babalarına aittir. Açılışta konuklar da tabi ki otelin şanına şerefine uygun olarak deyim yerindeyse seçkin insanlardı. Kimler yoktu ki açılışta Amerikan büyükelçisinden tutun da Fener Rum patriğine , politikacılardan tutun da belediye başkanlarına, gazetecilere iş adamlarına kadar ne kadar  kaymak tabaka varsa hepsi aynı gece de bir araya gelmişlerdi.

İşte tam da o gece otelin tüm personelinin gözleri davetlilerin üzerlerinde idi .Tam tekmil hepsi birden arı gibi çalışıyor ve bu çok zengin para babalarının yüzlerini güldürebilmek için ellerinden gelinin en iyisinin de en iyisini yapmaya gayret ediyorlardı. Bu çalışkan arıların başında ise tabi ki büyük patron Ergun Bey'in şahsi asistanı Zehra Ertan geliyordu. Öyle bir çalışkandı ki oteli görmeye gelen yer yüzündeki misafirleri bırakın da yer altından gelenlere bile elinden gelen en iyi hizmeti sunmak için can-ı pahasına pervane olmuş durumda idi.

Kitap başlarda karmaşık görünse de aslında İstanbul çıkış noktası ile tüm Türkiye'yi ele alan , toplumsal ,siyasal, ekonomik tüm yönlerden yaşantımızdan bir şeyleri bulacağınız bir kitap olduğunu düşünüyorum .Birbirinden bağımsız ama birbirine bir noktada bağlı hikayeler sizleri bekliyor. Sürükleyici , kısa sürede okuyabileceğiniz güzel bir Livaneli eseri...


''Zehra'nın dünyadaki ''ideal insan'' örneği olarak gördüğü Ergun Bey'in iki ayrı yüzünün olduğunu kavraması uzun  sürmedi. Ama bu onun iki yüzlü olduğu anlamına  gelmiyordu ; sadece Roma Tanrısı Janus gibi iki değişik yüzü vardı. ''(s.91 )


''Tanrılar bize buyruk dinlemeyen zorba bir organ vermiştir. '' 

                                                                         Platon       (s.194 )


''Sait Faik ' e ne iş yaptığını soran hakimin , yazar cevabını  alması üzerine , katibeye  dönüp , ''Yaz kızım , işsiz , boşta gezer '' demesiyle başlıyordu mesajı. '' (s.256 )




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1984 / GEORGE ORWELL

Agrı Dagı Efsanesi /Yaşar Kemal

Benim küçük dünyam