Ana içeriğe atla

Sah İsmail / Mustafa Yuka

 


                   ''Mutlaka öz temiz olmalı , Eğer öz temiz değilse bütün ibadetler güme gider. ''


       Tarihi bir kitap olmamasına rağmen , anlatımında tarihi gerçekliklere yer verilmiş olan bir romanla karşı karşıyasınız. Osmanlı tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Şah Kulu Ayaklanmasını (ki bize kitaplarda her daim düşman olarak yansıtıldı) ,saraydaki şehzadelerin taht kavgalarını, katledilmelerini ve Kızılbaş Türkmen katliamlarını anlatmaktadır. Kitabı okudukça şah kulu isyanına iten sebepleri , halkın yanı Türkmenler insan yerine konmaması. Sarayda Türkmen 'den başka her milletten insan var bir de Türkmen olmayan insanlar , Türkmen'e yol vermeye çalışıyorlardı. Türkmenler sarayda yok denecek kadar azdı. Türkmen bütün saray tarafında horlanıp aşağılanıyordu. Sarayın tamamen devşirmelerin kontrolüne girmesi ve Türkmen aşiretlerinin aşırı derecede vergilendirilmesi, Türkmen'i saraya karşı çileden çıkarıyordu. Nefes alacak durumları kalmamasından ötürü , Şah Kulu adındaki bir dervişin öncülüğünde ayaklanmasını ve bu ayaklanma sonucunda Türkmen katliamlarını konu edinmekte.

Kitabı okudukça olan bitene daha iyi hakim olacaksınız. Düşünün ki bir devlet çoğunluğu Türklerden oluşuyor ama sarayda Türkçe konuşmak yasak. Türk olmak resmen bir utanç olarak lanse ediliyor .Ne kadar acı değil mi insanın  kendi yurdunda yabancı gibi görülüp ötelenmesi. Bu sebeplerden de halk hakkını, yurdunu , dilini, inancını savunmak için ayaklanmaya katılmıştır.

Kitap bizi ilk olarak Şah Kulu İsyanı ve sebepleri ile karşılamakta devamında ise  Şah İsmail ve Yavuz Selim arasındaki Çaldıran Savaşı ile devam ederken Safevi Devleti ve Osmanlı Devleti arasındaki savaş ile son bulmaktadır.

Bence tarihi bilgiler tek bir kaynaktan değil farklı kaynaklardan , kitaplardan, arşivlerden de araştırılmalı ve şeffaf bilgiler ile yorum yapılmalı diye düşünüyorum.


''Saray'da sadece Araplar yok , Boşnaklar ,Hırvatlar, Sırplar yani Türkmen'den başka herkes o sarayda bir yer edinmiş.''

Ufkunuzu aydınlatıcı okumalar dilerim...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Robina Bungalov Hotel / Antalya -Kemer /Olympos

Senenin en güzel mevsiminden ve en güzel ayından hepinize selamlar! Hani derler ya, deniz, güneş ve kum... Tam da bu üçlünün tadını doyasıya çıkarabileceğiniz, şirin mi şirin, eğlenceli mi eğlenceli bir mekandan bahsetmek istiyorum. Robina Bungalov Hotel , tarih, doğa ve deniz aşığı herkese hitap eden harika bir yer. Antalya'nın Kemer - Olympos bölgesinde konaklamak için mükemmel bir seçenek. Biz 4 kişilik ailemizle tatilimize Olympos'tan başlamak istedik ve oteli tamamen tesadüfen, arama motorunda bulduk. Herhangi bir turizm acentesine bağlı kalmadan direkt olarak oteli aradık ve rezervasyon yaptırdık. Nasıl bir yerle karşılaşacağımızı gerçekten bilmiyorduk; kalacak bir yer olsun, gün boyu koyda olacağız diye düşündüğümüz için detaylara pek takılmadık. Ama böylesine konforlu ve keyifli bir yerle karşılaşacağımızı biz bile tahmin etmiyorduk. Sabahları kuş sesleriyle yemyeşil doğanın içinde, otantik bir bungalovda uyanmak harika bir histi. Odalar, bar, pastane ve res...

EDINBURGH

  Edinburgh, Birleşik Krallık'ın İskoçya bölgesinde yer alan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehirdir. Ortaçağ dokusunu koruyan sokakları, görkemli kaleleri ve sanat etkinlikleriyle yılın her dönemi ziyaretçileri kendine çeker. Bu gezi yazısında Edinburgh’un en ikonik yerlerinden ve deneyimlerinden bahsedeceğim. 1. Edinburgh Kalesi Edinburgh'un en tanınmış yapılarından biri olan Edinburgh Kalesi, şehrin tam ortasında, yüksek bir tepe üzerinde yer alır. Kale, yüzyıllar boyunca İskoçya kraliyet ailesine ev sahipliği yapmış ve önemli tarihi olaylara tanıklık etmiştir. Kale içerisindeki Kraliyet Mücevherleri ve Stone of Destiny gibi tarihî eserler, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli noktalardır. Ayrıca kaleden şehrin panoramik manzarasını izlemek de ayrı bir keyif sunar. 2. Royal Mile Kale’den aşağıya doğru uzanan Royal Mile, Edinburgh’un kalbini oluşturan hareketli bir caddedir. Bu cadde, antik yapılar, butik dükkanlar, kafeler ve sokak sanatçılarıyla doludur. Her a...

İnsan Ne İle Yaşar / Tolstoy

  ''İnsana verilmemiş olan şey nedir , öğren ! '' Fakir kunduracı Simon bir gün köydeki alacaklarını toplamak ve koyun derisi almak için köye gider. Ne koyun dersi alabilir ne de alacaklarını toplayabilir. Eli boş döndüğü gibi cebindeki yirmi kopeği de votkaya harcayarak evinin yolunu tutar. Yolda kilisenin arkasında donmak üzere olan çıplak bir adam görür. İlk başta oralı olmak istemez ama dayanamayıp yanına gider ve halini görünce yardım etmeden duramaz. Karısı ile birlikte kullandıkları ceketini üzerinden çıkarıp çıplak adama giydirir  ve beraber evin yolunu tuttular. Böylece Mikael hayatlarına girmiş oldu... Hikaye çok güzel eminim siz de cennetten cezalandırılarak kovulan Mikael ile Simon 'un hikayesini çok seveceksiniz ve insanın sevgi ile yaşayabileceğini bir kez daha öğrenmiş olacaksınız... İyi okumalar dilerim.... '' Öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil sevgiyle yaşar. '' "Emek ucuz ,ekmek pahalıydı." "En mühi...