Ana içeriğe atla

Sadako Ve Kagıttan Bin Turna Kusu / Eleanor Coerr




                 Her şeye rağmen , asla umudunu yitirmeyen Sadako'nun gerçek yaşam öyküsü.


Dünya insanlığın en acımasız silahı ile bundan 78 yıl önce acı bir şekilde tanışmak zorunda kaldı. Emperyalist  ABD , askeri ve endüstriyel önemi dolayısıyla Hiroşima ve Nagazaki'yi hedef alarak attığı atom bombası nedeniyle bir kuşak hatta ileri kuşaklar bile mahvoldu .Kentte bulunan yaşayan 350 bin kişinin 140 bini hayatını kaybetti. Tabi bu sayı resmi kayıtlarda geçerli olan. Ya yeni gelen kuşaklar .Etkisini yıllarca sürdürecek olan bu vahşet binlerce insanın hayatından olmasına sebep oldu. İşte bu vahim olaydan tam 10 yıl sonra dünyaya geldi Sadakomuz. Kıpır kıpır , canlı kanlı tam bir yumurcak. Sadakomuz okulda da kendini gösteren cıvıl cıvıl , atik bir öğrenci idi .Büyük ihtimalle öğretmenleri de onun bu özelliğini fark ettiler ki atletizm takımına seçili verdi. Derken bir gün yarışma sırasında rahatsızlandı. İlk sefer de ne kendi ne de ailesi bu olayın üstünde pek durmadı ta ki okulda bir gün koşarken birden etrafındaki her şeyin dönmeye başladığını hissedip bayılana kadar. Hemen apar topar hastaneye kaldırıldı. Aile kızlarının lösemi olduğunu öğrendiğinde dünyalar alt üst oldu. Sadako atom bombası hastalığına tutulmuştu. Sağdan soldan işitmişti atom bombasının nelere sebebiyet verdiğini ama başına geleceği ne ailesinin ne de onun hiç aklına gelmemişti. Hastane günleri böylece  başlamış oldu  ama yalnız değildi. Şimdiden Şizuko adında bir arkadaşı bile edindi. İşte Turna Kuşu ile de Şizuko tanıştırmıştı Sadako'yu....

Üzüleceğiniz bir hikaye daha .Neden bu kitaplarda hep hüzün  var.? Yoksa hayat aslından hep üzüntülerden mi ibaret bilemedim. Öyle ya da böyle sonsuz mutluluk için hep mücadele içindeyiz gibi geliyor bana.

Bir çırpıda okuyup bitireceğiniz bir kitapla baş başa bırakıyorum sizi...

''Öldüğümde , sunağa benim için de fasulyeli  kek koyar mısınız ? '' dedi Sadoko-san .

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Robina Bungalov Hotel / Antalya -Kemer /Olympos

Senenin en güzel mevsiminden ve en güzel ayından hepinize selamlar! Hani derler ya, deniz, güneş ve kum... Tam da bu üçlünün tadını doyasıya çıkarabileceğiniz, şirin mi şirin, eğlenceli mi eğlenceli bir mekandan bahsetmek istiyorum. Robina Bungalov Hotel , tarih, doğa ve deniz aşığı herkese hitap eden harika bir yer. Antalya'nın Kemer - Olympos bölgesinde konaklamak için mükemmel bir seçenek. Biz 4 kişilik ailemizle tatilimize Olympos'tan başlamak istedik ve oteli tamamen tesadüfen, arama motorunda bulduk. Herhangi bir turizm acentesine bağlı kalmadan direkt olarak oteli aradık ve rezervasyon yaptırdık. Nasıl bir yerle karşılaşacağımızı gerçekten bilmiyorduk; kalacak bir yer olsun, gün boyu koyda olacağız diye düşündüğümüz için detaylara pek takılmadık. Ama böylesine konforlu ve keyifli bir yerle karşılaşacağımızı biz bile tahmin etmiyorduk. Sabahları kuş sesleriyle yemyeşil doğanın içinde, otantik bir bungalovda uyanmak harika bir histi. Odalar, bar, pastane ve res...

EDINBURGH

  Edinburgh, Birleşik Krallık'ın İskoçya bölgesinde yer alan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehirdir. Ortaçağ dokusunu koruyan sokakları, görkemli kaleleri ve sanat etkinlikleriyle yılın her dönemi ziyaretçileri kendine çeker. Bu gezi yazısında Edinburgh’un en ikonik yerlerinden ve deneyimlerinden bahsedeceğim. 1. Edinburgh Kalesi Edinburgh'un en tanınmış yapılarından biri olan Edinburgh Kalesi, şehrin tam ortasında, yüksek bir tepe üzerinde yer alır. Kale, yüzyıllar boyunca İskoçya kraliyet ailesine ev sahipliği yapmış ve önemli tarihi olaylara tanıklık etmiştir. Kale içerisindeki Kraliyet Mücevherleri ve Stone of Destiny gibi tarihî eserler, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli noktalardır. Ayrıca kaleden şehrin panoramik manzarasını izlemek de ayrı bir keyif sunar. 2. Royal Mile Kale’den aşağıya doğru uzanan Royal Mile, Edinburgh’un kalbini oluşturan hareketli bir caddedir. Bu cadde, antik yapılar, butik dükkanlar, kafeler ve sokak sanatçılarıyla doludur. Her a...

İnsan Ne İle Yaşar / Tolstoy

  ''İnsana verilmemiş olan şey nedir , öğren ! '' Fakir kunduracı Simon bir gün köydeki alacaklarını toplamak ve koyun derisi almak için köye gider. Ne koyun dersi alabilir ne de alacaklarını toplayabilir. Eli boş döndüğü gibi cebindeki yirmi kopeği de votkaya harcayarak evinin yolunu tutar. Yolda kilisenin arkasında donmak üzere olan çıplak bir adam görür. İlk başta oralı olmak istemez ama dayanamayıp yanına gider ve halini görünce yardım etmeden duramaz. Karısı ile birlikte kullandıkları ceketini üzerinden çıkarıp çıplak adama giydirir  ve beraber evin yolunu tuttular. Böylece Mikael hayatlarına girmiş oldu... Hikaye çok güzel eminim siz de cennetten cezalandırılarak kovulan Mikael ile Simon 'un hikayesini çok seveceksiniz ve insanın sevgi ile yaşayabileceğini bir kez daha öğrenmiş olacaksınız... İyi okumalar dilerim.... '' Öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil sevgiyle yaşar. '' "Emek ucuz ,ekmek pahalıydı." "En mühi...