Ana içeriğe atla

Karıncanın Su İçtiği / Yaşar Kemal



              



                               





                               ''Savaştan geriye kalmış her insan sakattır, yarı ölüdür.''

      Ama gel gör ki yaralarını sarmak zorundalar. Geride ölülerini bıraktılar bir mezar yeri bile olmadan. Ve hayata devam etmek zorundalar hayatta kalanlar için. Kim bilir belki de bu ıssız ada onların yaralarını saracak.

Artık adamız yalnız ada olmaktan çıkıyor. Karınca Adası'na yeni misafirler geliyor .Savaş sen ne muhannetsin. İnsanları  memleketlerinden, evlerinden , bağ bahçelerinden en önemlisi sevdiklerinden ayırdın. Öyle kolay mı kırk yıllık alıştıklarından bir anda vazgeçip hiç tanımadığın bir yerde yeniden hayata tutunmaya  çalışmak. .Hepsi de ayrı memleketten fakat aynı amaç için geliyorlar. Yeni bir yurt edinmek. Sıkıntılar da ortak umutlar da. Birbirinden farklı inançlara sahip ama benzer dertleri çekmiş insanlar adaya sığınmaya başladı. Bakmayın siz onların öyle sağdan soldan geldiklerine aslında hepsi de aynı mahallenin çocukları sadece isimleri farklı. .Niye mi böyle dedim biri  Toroslara   Binboğalar der, diğeri Çukurova'ya  Kilikya der ,öteki de Kazdağı'na  İda der. Sadece isimler farklı mekanlar aynı. 
 Artık  Poyraz Musa'nın da yüzü daha bir güler olmuştu. Çünkü ada dolmaya başlıyordu. Ev sahibi olarak ona çok iş düşüyordu ama yanında  can arkadaşı Vasili ve Lena  Ana olduktan sonra kotaramayacakları iş yoktu. Artık ada , ıssız ada olmaktan çıkıp hepsine bir yurt olacak. El ele verip balıklar pişirilecek, bulgur pilavları kaynatılacak hep birlikte bir sofranın etrafında toplanılacak. Birlikte ıssız adayı ekecekler biçecekler. Ada canlanacak canlanmasına da bizim Poyraz Musa'nın yüreğinin bir köşesinde   ölüm korkusu diğer köşesinde ise Zehra...


Hangi satırdan ne yazayım  bilemedim bence siz en iyisi  hemencecik okumaya başlayıverin.
Keyifli okumalar....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Robina Bungalov Hotel / Antalya -Kemer /Olympos

Senenin en güzel mevsiminden ve en güzel ayından hepinize selamlar! Hani derler ya, deniz, güneş ve kum... Tam da bu üçlünün tadını doyasıya çıkarabileceğiniz, şirin mi şirin, eğlenceli mi eğlenceli bir mekandan bahsetmek istiyorum. Robina Bungalov Hotel , tarih, doğa ve deniz aşığı herkese hitap eden harika bir yer. Antalya'nın Kemer - Olympos bölgesinde konaklamak için mükemmel bir seçenek. Biz 4 kişilik ailemizle tatilimize Olympos'tan başlamak istedik ve oteli tamamen tesadüfen, arama motorunda bulduk. Herhangi bir turizm acentesine bağlı kalmadan direkt olarak oteli aradık ve rezervasyon yaptırdık. Nasıl bir yerle karşılaşacağımızı gerçekten bilmiyorduk; kalacak bir yer olsun, gün boyu koyda olacağız diye düşündüğümüz için detaylara pek takılmadık. Ama böylesine konforlu ve keyifli bir yerle karşılaşacağımızı biz bile tahmin etmiyorduk. Sabahları kuş sesleriyle yemyeşil doğanın içinde, otantik bir bungalovda uyanmak harika bir histi. Odalar, bar, pastane ve res...

EDINBURGH

  Edinburgh, Birleşik Krallık'ın İskoçya bölgesinde yer alan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehirdir. Ortaçağ dokusunu koruyan sokakları, görkemli kaleleri ve sanat etkinlikleriyle yılın her dönemi ziyaretçileri kendine çeker. Bu gezi yazısında Edinburgh’un en ikonik yerlerinden ve deneyimlerinden bahsedeceğim. 1. Edinburgh Kalesi Edinburgh'un en tanınmış yapılarından biri olan Edinburgh Kalesi, şehrin tam ortasında, yüksek bir tepe üzerinde yer alır. Kale, yüzyıllar boyunca İskoçya kraliyet ailesine ev sahipliği yapmış ve önemli tarihi olaylara tanıklık etmiştir. Kale içerisindeki Kraliyet Mücevherleri ve Stone of Destiny gibi tarihî eserler, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli noktalardır. Ayrıca kaleden şehrin panoramik manzarasını izlemek de ayrı bir keyif sunar. 2. Royal Mile Kale’den aşağıya doğru uzanan Royal Mile, Edinburgh’un kalbini oluşturan hareketli bir caddedir. Bu cadde, antik yapılar, butik dükkanlar, kafeler ve sokak sanatçılarıyla doludur. Her a...

İnsan Ne İle Yaşar / Tolstoy

  ''İnsana verilmemiş olan şey nedir , öğren ! '' Fakir kunduracı Simon bir gün köydeki alacaklarını toplamak ve koyun derisi almak için köye gider. Ne koyun dersi alabilir ne de alacaklarını toplayabilir. Eli boş döndüğü gibi cebindeki yirmi kopeği de votkaya harcayarak evinin yolunu tutar. Yolda kilisenin arkasında donmak üzere olan çıplak bir adam görür. İlk başta oralı olmak istemez ama dayanamayıp yanına gider ve halini görünce yardım etmeden duramaz. Karısı ile birlikte kullandıkları ceketini üzerinden çıkarıp çıplak adama giydirir  ve beraber evin yolunu tuttular. Böylece Mikael hayatlarına girmiş oldu... Hikaye çok güzel eminim siz de cennetten cezalandırılarak kovulan Mikael ile Simon 'un hikayesini çok seveceksiniz ve insanın sevgi ile yaşayabileceğini bir kez daha öğrenmiş olacaksınız... İyi okumalar dilerim.... '' Öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil sevgiyle yaşar. '' "Emek ucuz ,ekmek pahalıydı." "En mühi...