''Savaştan geriye kalmış her insan sakattır, yarı ölüdür.''
Artık adamız yalnız ada olmaktan çıkıyor. Karınca Adası'na yeni misafirler geliyor .Savaş sen ne muhannetsin. İnsanları memleketlerinden, evlerinden , bağ bahçelerinden en önemlisi sevdiklerinden ayırdın. Öyle kolay mı kırk yıllık alıştıklarından bir anda vazgeçip hiç tanımadığın bir yerde yeniden hayata tutunmaya çalışmak. .Hepsi de ayrı memleketten fakat aynı amaç için geliyorlar. Yeni bir yurt edinmek. Sıkıntılar da ortak umutlar da. Birbirinden farklı inançlara sahip ama benzer dertleri çekmiş insanlar adaya sığınmaya başladı. Bakmayın siz onların öyle sağdan soldan geldiklerine aslında hepsi de aynı mahallenin çocukları sadece isimleri farklı. .Niye mi böyle dedim biri Toroslara Binboğalar der, diğeri Çukurova'ya Kilikya der ,öteki de Kazdağı'na İda der. Sadece isimler farklı mekanlar aynı.
Artık Poyraz Musa'nın da yüzü daha bir güler olmuştu. Çünkü ada dolmaya başlıyordu. Ev sahibi olarak ona çok iş düşüyordu ama yanında can arkadaşı Vasili ve Lena Ana olduktan sonra kotaramayacakları iş yoktu. Artık ada , ıssız ada olmaktan çıkıp hepsine bir yurt olacak. El ele verip balıklar pişirilecek, bulgur pilavları kaynatılacak hep birlikte bir sofranın etrafında toplanılacak. Birlikte ıssız adayı ekecekler biçecekler. Ada canlanacak canlanmasına da bizim Poyraz Musa'nın yüreğinin bir köşesinde ölüm korkusu diğer köşesinde ise Zehra...
Hangi satırdan ne yazayım bilemedim bence siz en iyisi hemencecik okumaya başlayıverin.
Keyifli okumalar....
Yorumlar
Yorum Gönder