"İnsan büyüyüp geliştikçe aldığı yaralar daha derinleşir."
Pip anne ve babasını küçük yaşlarda kaybetmiş bir yetim , anne ve babasının yüzlerinin ne olduğuna dair hiç bir fikri bile yok. Tabiri caizse gözünü açmış onu kendi elcağızıyla büyüten ablasını ve eniştesini görmüş. Hayattaki en iyi dostu ise eniştesi demirci Joe(Ah Joe ne kadar da iyi bir insansın sen.). Pip'in gün içinde yapmayı en sevdiği şey eniştesi ile sohbet etmek. Ablası aile geçimine katkıda bulunmak için çamaşır yıkar kalan vakitlerinde ise evle ilgilenir ve sabahtan akşama kadar da hep bir şeyler için söylenir durur. Ablasının hem eniştesini hem de Pip'i fırsat buldukça da kendi elcağızıyla büyütür. Romanı okurken elcağızıyla kelimesinin ne kadar önemli ve oturaklı olduğunu siz anlayacaksınız zaten. Romanda dönem , toplumsal yapı çok güzel aktarılmış. Tam bir Victoria dönemi romanı. Bir yanda yoksulluğu iliklerine kadar hisseden insanlar diğer yanda burjuvalar. Ablası zaman zaman civardaki zengin evlerin de çamaşırlarını yıkar , üç beş kuruş ekmek parası kazanırdı. İşte bu evlerden birinde müzmin bekar bayan Havisham kız kardeşi ile yaşamaktadır. Pip'in ablasından kız kardeşi Estella ile arkadaşlık yapmasını arada sırada eve gelip gitmesini istemiştir.
Bayan Havisham, anda kalmış kadın. Tam bir gotik havasında bir giyime ve eve sahip .Zamanında evleneceği erkek tarafından düğün günü terkedilmiş ve o günden beridir hala kendini toparlayamamış kız kardeşi Estella ile yaşamaktadır. Pip ablası vasıtası ile Estella'ya arkadaşlık etmek için eve girer fakat Estella Pip ile hiç muhatap olmaz.Çünkü o bir asil, Pip ise fukara kenar mahalle çocuğu. Roman bu açıdan da tam bir sınıf ayrımını her şeyi ile ortaya koyuyor. Pipi'in hayatı Estella'ya aşık olduktan sonra değişiyor. Artık , Pip eski Pip değildir , hayatını Estella'ya layık olmak için kaderini baştan yazmaya karar verir. Şansı da yaver gider ve hatırı sayılır bir mirasa konar. Bir gün biri ile tanışırsınız ve hayatınız alt üst olur. Kim bilir belki de hayatın altı üstünden daha iyidir...
Sanırım biraz daha yazarsam kitabı özetleyeceğim artık ip ucu yok koltuğunuza geçip harika bir Dickens romanı okumaya hazırlanın derim...
Keyifli okumalar...
"Bilgili olan her kişi işe bilgisizlikten başlamak zorundadır."(s.110)
"Deli gönlümün gerçekten zır deli olduğunu , kendini yanlış yere adadığını öyle iyi biliyorum ki."(s.178)
"Birinin ,birilerinin belki de herkesin haksızlığın uğramış gibi ,adsız bir küskünlük vardı içimde."(s.197)
"Gözyaşlarımızdan utanmamızın hiç bir zaman gereği yoktur bence .Bunlar kötü yüreklerimizin üstünü örtüp kapatan tozlara dökülen rahmettir çünkü ."(s.220)
"Yaşamak dediğin ne ki ? Kaynakla birbirine tutturulmuş ayrılık halkalarından bir zincirdir,sözgelişi."(s.305)
"İyimser olmak zorundayım , çünkü bu hayatta tutunacak pek de fazla bir şeyim yok."(s.360)
"Aslında onunla münasebetjmizin her anı canımı acıtıyordu."(s.385)
"Gün gelip ondan ayrılırken böyle tasalanacağımı , içimde böylesi bir ağırlık duyacağımı o zaman söyleseler dünyada inanmazdım."(s.512)
Yorumlar
Yorum Gönder